"Abi, Mevla aşkı nasıl bir şey? Leyla aşkı nasıl bir şey?"
Leyla'nın aşkı Mevla'ya ulaştırır insanı
Mevla'nın aşkıyla Leyla'nın aşkı arasında pek bir fark yoktur. Mecnun bilse de bilmese de ona Leyla güzelliğinden tecelli eden şey Mevla'nın ta kendisidir.
Reklam
Mevla'nın aşkıyla Leyla'nın aşkı arasında pek bir fark yoktur. Mecnun bilse de bilmese de ona Leyla güzelliğinden tecelli eden şey Mevla'nın ta kendisidir.
ey sevgili
Beni dünya çölünden Aşkı özümleyen sevdaya götür... Uzağım hal bilen gönül ehlinden, Sil mesafeleri, Leyla'ya götür... Gamla yazıyorum arzu-halimi, Al beni gurbetten sılaya götür... Çok özledim çağırdığın iklimi, Miraç eyle arş-ı alaya götür... Bu asi aşığa mana deminden, Sun bade özlenen rüyaya götür... Kement at gönlüme, günah selinden, Pervane döneyim, semaya götür... Güneş raksetmiyor kirli sularda, Kerem et Sultanım, deryaya götür... Unuttum Ukba'yı mor uykularda, Savur küllerimi Mevla'ya götür...''
Ahmed Günbay Yıldız
Ahmed Günbay Yıldız
·
Puan vermedi
Bir gecede tek nefesle okuduğum güzel bir roman. Her cümleden çıkarılacak bir sürü anlam nasıl yorumlayacagimi bilemedim.İncelemeye nerden başlasam, nasıl anlatsam bilmiyorum. Ama kitabın isminin nereden geldiğini söyleyip başlayalım o zaman. Kitabın ismi Allah'ın Vadi-i Mukaddes'te Hz. Musa'ya ateş ağacı olarak görülmesinden dolayı ve kitabın son bölümünde konuyla bağlantılı olarak ele alınmasından geliyor. Samiha Ayverdinin ilk okuduğum kitabı. Musa'nın Allah tarafından, o an en çok ihtiyaç duyduğu şey ile karşılandığını anlatir. Çok soğuk ve karanlık bir gecede yalımlı bir ateş! Ateş ağacı olarak tavsif olunur bu ağaç ki kitaba isim olmuştur. Ateş insanı ilahî olana çeker! Pervâneleri hatırlayın: âteş-i aşkı. Hz. Musa ve Hz. İbrahim'in ateş ile olan imtihanını düşünün. Cemil içindeki ateşi diri tutmak için İstanbuldan Bursaya gitmiştir. Juliette ise hiç beklenmedik bir anda ateşin hakikati ile karşılaşmıştır. Ateşi aşka, aşkı ateşe eşitleyen denklem yürek yangınının formülünü verir. "Leylâ'dan Mevlâ'ya" denilerek formülize edilen bu irtibat insanın varlığında yankılanan bir hakikattir. Aşk maddî olanı eritip ardındaki mânâya vasıl olma çabasıdır. Yazının başına aldığım Hâşim'e ait âteşîn mısralar, aşkın iki unsuru olan âşık ile mâşuk arasında câri olan hakikatin ilk durağıdır. İtiraf edeyim Cemil ile Juliette'yi okuyunca aklıma Ahmet Yüksek Özemre'nin Nuran'ı geldi...Ne güzel anlatmış Samiha Hanım. Saf, duru...İçimizde bir yerlerde uyuyakalan bir hissi tatlı bir bûse ile uyandırdı.
Ateş Ağacı
Ateş AğacıSamiha Ayverdi · Kubbealtı Neşriyatı · 2002398 okunma
Aşk-ı mecâz hakikate köprüdür. Bir insan sevebilmeli. Neyi? Neyi olursa olsun. İnsan olsun, hayvan olsun, çiçek olsun. O sevgi seni hakikate götürebilir, köprü çünkü. Bir çiçeği sevdin, peki bunun sahibi kim, yaratıcısı? Seni oraya götürür o çicek. Hayvan da öyle, insan da öyle İşte Mecnûn diyor ya 'Leyla Leylâ' derken... Vakta ki vuslât, "aa" diyor Mecnûn, 'Ben seni değil, senin perdenin arkasındakine meğer ar haslet o, dürtü İtyanaşık olmuşum. Siliniveriyor, illâ Mevlâ'nın aşkı kalpte tulû ediyor. Leyla Leyla derken Mevla'yı buluyor. Mecâz-ı aşk hakikat-i aşa köprü oluyor..
Sayfa 193Kitabı okudu
Reklam
Aşk korkudan hızlı koşar Elde etme umudu kaybetme korkusunu döver.
Mevla'nın aşkıyla Leyla'nın aşkı arasında pek bir fark yoktur. Ne demek bu? Mecnun bilse de bilmese de ona Leyla güzelliğinden tecelli eden şey Mevla'nın ta kendisidir. Leyla bunun farkında olsa da olmasa da Mecnun'un kendisinde görüp vurulduğu şey Mevla'dan Bezm-i Elest'te kokladığı, içine çektiği şeyden bir iz, bir cüz, bir gölge... neyse odur işte.
104 syf.
·
Puan vermedi
Video: youtu.be/EimGMCmcj9Y Yoksulluk İçimizde. Yoksulluk İçimizde, 103 sayfalık bir hikâye kitabıdır. Mustafa Kutlu’nun ilk uzun hikâyesidir. Kutlu, Ortadaki Adam, Gönül İşi ve Yokuşa Akan Sular'dan sonra Yoksulluk İçimizde'yi 1981 yılında kaleme almıştır. Kitapta; aşk teması okuru sarıp sarmalar. Akasyalar Açar mı? Ahlâk
Yoksulluk İçimizde
Yoksulluk İçimizdeMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 202110,6bin okunma
Mevla'nın aşkıyla Leyla'nın aşkı arasında pek bir fark yoktur. Mecnun bilse de bilmese de ona Leyla güzelliğinden tecelli eden şey Mevla'nın ta kendisidir.
Sayfa 29 - MecraKitabı okudu
Mevla'nın aşkıyla Leyla'nın aşkı arasında pek fark yoktur. Mecnun bilse de bilmese de ona Leyla güzelliğinden tecelli eden şey Mevla'nın ta kendisidir.
Sayfa 29
Reklam
361 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Bizim Yunus...
Yine İskender Pala' nın muhteşem kaleminden dökülen satırlar... "Evet ben hâlâ suçluyum!.." diyen Molla Kasım'ın bir zamanlar yırtıp yaktığı veya ırmağa attığı şiirilerin üzüntüsünü yaşayıp Bizim Yunus'a kendini affettirebilmek ve hayat hikayesini var etmeye çalışmak için yola koyulmasiyla başlar hikaye. Yunus'un ağzından ve oğlundan dinler Bizim Yunus'un hayatını.Hani Mecnun Leyla aşkıyla yanıp tutuşurken gerçek Mevla'sını bulmuştu ve Leyla'dan vazgeçmişti ya bizim Yunus da bulmuştu Mevla'sını ama tek farkla. Tabduk da ona demişti: "Yıldızdan geç Yunus Güneşe bak." Belki o zaman anlamıştı ve anlatmisti.Sitare'den vazgeçmediğini ve güneşin ışığında hep yıldız parıltısını gördüğünü, dört kitabın manasını bir Elif'te okuduğunu,Yıldızı Güneş' e rakip yapmadığını ve Güneş' in içine gizlediğini. Hakk'a yürüyüşün onsuz olmadığını belki de ondan olduğunu.Çünkü Sitare Allah'a giden yol için Bizim Yunus' a yoldaştı.Sitare karanlık gecede ona yol gösteren ışıktı. O ebedî aşkı fanî aşkıyla bulmuştu, bu aşkını ifadeyi de şiirleriyle yapmıştı. Ve hepsini en sevgiliye hediye etmişti. Kaç şiiri mi var? O saymamıştı ki. Çünkü sevgiliye hediye edileni saymak yakışık almazdı. "Anladım ki bu yalan dünyadır; anladım ki evliya da olsa alan dünyadır. Kaçanın kurtulmadığı, şahin de olsa kanatları kıran dünyadır. Sevdiklerimizi alıp bizi ağlatan, Hazreti Süleyman da olsa tahtları viran eden dünyadır." Peki biz ne zaman maddeden ayrılıp manaya ulaşacağız?
Od
Odİskender Pala · Kapı Yayınları · 202241,4bin okunma
136 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
"Leyla'dan geçme faslındayım,Mevla'yı bulma yollarında" cümlesini tam anlamıyla bulduğum bir kitap.Benim için bizdeki tasavvufi düşüncelere oldukça yakın.Aşık olunan kişiyi değil,aşkı sevmek ve aslında kişinin bu erdemle yücelip Allah'a yakınlaşmasını oldukça güzel şekilde anlatan bir yapıt.Gerçekten beşeri aşka yapışmak ama kavuşamamak ilahi aşka insanı doğrudan götürür mü? O insanı da yücelikle sevmek bizler için Allah'a giden yolu kolaylaştırır mı? Ben bu duyguya ve çizgiye kendimi yakın hisseden bir insan olarak kitabı çok başarılı buldum, içimde bir şeyleri yaktığını hissettim,umarım siz de seversiniz.
Dar Kapı
Dar KapıAndré Gide · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20232,809 okunma
Mecnun'un Leyla'ya olan aşkı
Günlerden bir gün Mecnûn’a rastlayan bir gönül ehli onun halini bilen bir yolcu bütün içtenliğiyle sordu: “Leyla hakkında ne biliyorsun? Bana Leyla’dan haber ver!” Mecnûn o anda baş aşağı yıkıldı yola serilip kaldı. Sonra inler gibi mırıldandı: “Bir kere daha Leyla de! Eğer Leyla’yı bilmek istiyorsan bir kere daha Leyla de. Yoksa benden bir şeyler sorup durman beyhûde. Madem Leyla diyorsun sualine cevap olarak Leyla adı kâfi değil mi? Ne kadar mânâ incisi delinse yine de Leyla adı kadar değerli değildir. Leyla’nın adını andın mı cihan içinde cihanlarca sır söyledin demektir. Leyla adı hatırımda dururken başka bir adı bir an bile ansam küfürdür bu.” Bunu duyan o gönül ehli daha sonraki zamanlarda şu şiiri okuyup durdu: Mecnûn ki “La ilahe illa!” der idi Teklif-i visal eyleseler la der idi Şol mertebe meftûn idi Leyla’sına kim Mevlâ diyecek mahalde Leyla der idi [Mecnun “La ilahe illa (…dan başka ilah yoktur)” diyordu. Leyla ile kavuşma teklif ettiklerinde ise “la (hayır)! diyordu. Leyla’ya o derece tutkun idi ki, bazen şaşırıp “Mevla” diyeceği yerde “Leyla” deyiveriyordu.]
Sayfa 171
138 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.