Kitap gerçekten leylekleri konu alıyordu, leylekler insanların yerine kullanılan figürler değildi. Başta garip bulsam da bunu sayfalar geçtikçe yazar hikayesini işlemeye başladı ve bu durum garip olmaktan çıktı.
Leyleklerle başlayan kitap daha sonra cinayet kaçakçılık ve akıl almaz bir serüven haline gelmekte.
Kitap zekice bir kurguyla ve gizemle sizi sıkmadan güzel bir maceraya sürüklüyor.
Leyleklerin UçuşuJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 202010,4bin okunma
... bize Türk kahvesi sundu: dibi telveli acı bir içecek. Elimdeki fincana dudaklarımın ucunu dokundurdum. Marcel gerçek bir uzman gibi küçük yudumlar alıyor,...
Kızıl Nehirler, Kurtlar İmparatorluğu, Leyleklerin Uçuşu ve Sisle Gelen Yolcu'nun ardından 5. Grange kitabı Şeytan Yemini'nide keyif alarak okudum...
Kitabın isminden de anlaşılacağı gibi normal bir polisiye romanı değil, iliklerinize kadar gerilimi hissedeceğiniz bir kitap. Şeytan, aslında kitabın başkarakteri, ismini bolca okuyacaksınız. Satanistlerin sadece kedi kesmediğini, vahşice cinayetler işlediklerini ayrıntılı bir şekilde öğrenmiş oluyorsunuz.
Cinayet masası polisi Mathieu, gözü kara bir polis. Cinayetleri çözmeye çalışırken yasadışı yollara başvurmaktan çekinmiyor. Birde çok sigara içiyor, sigarayı bırakmış olmasaydım, Mathieu her sigara yaktığında bende yakardım kesin...
Kitabın çoğunluğunu gece okudum, gece okuduğumdan mıdır nedir, okurken çıt sesine hassasiyetim arttı... Çok gerildiğim garanti, şeytanın varlığına inanan biri olarakta biraz korktum evet.
Öldüğüm zaman vücudumun, böcekler ve kurtlar tarafından nasıl yenileceğini hep düşünürüm ve ürperirim. Kitapta bu konuda baya baya detaylı işlendiği için acaba yakılmak daha mı iyi olur diye düşünmedim değil.. :)
Sıradışı konusu ve Grange kalitesi ile Şeytan Yemini, okunmasını tavsiye ettiğim kitaplardan...
Şeytan YeminiJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20076,3bin okunma
Bir de sarah'ı düşünüyordum. Pişmanlık ya da üzüntü duymaksızın. Başka koşullarda olsa, belki birlikte bir hayat kurabilirdik. İtiraf etmeliyim ki, aynı zamanda aşçı Tina'yı düşünüyordum.
10 dakika dolmadan fikirlerimi buraya aktarayım;
Genelde yarım bırakmak huyum olmasa da hiç ilerlemeyen ya da bana ters kitapları yarıda bırakırım.
Büyük beklentiler içinde bu yazarı listeme almıştım. Çoğunun sevdiği yazar bir hikmeti vardır dedim.
Yazarın bir konuda hakkını vermeliyim güzel cümleler kurmuş, hikayeyi kendince orijinal yapmak istemiş, Piç`lerin hayatlarını, samimiyetini ortaya koymuş.
Ama hikayeye gelince;
Hiçbir okunur tarafı yok. Çünkü sığ bir hikaye. Bana ne katacağını dünden beri düşünüyorum. Düşünce tarzımı değişmeyecek, hayatta yol göstermeyecek, kapağı kapattıktan sonra "iyi ki okumuşum" cümlesi kurdurmayacak, iki gün sonra zaten anımsamayacağıma emin olduğum bir hikayesi var.
Yazarı okumak isteyenler varsa fikirlerini olumsuz etkilemek istemem. Ama bu da benim serseri serbest stilim :)))
Zaten bu aralar okuduğum hiçbir kitap tatmin etmiyor -_- Bakalım sırada Leyleklerin Uçuşu var o nasıl olacak :)
İşte böyle *-*