·
Puan vermedi
Beni okuduğumda en çok terettüde düşüren kitaplardan biri belki de birincisi. Bir yandan çok sevdim, uzun ve mükemmel bir şiir okuyormuş gibiydim. Diğer yandan çok utandım. Sanki birini çırılçıplak görmüşüm de kafamı öbür yana çeviremeden kalmışım gibi. Benim için sorular şunlar; Edebiyata mal olmuş biri yazdığı herşeyin bir gün kitap olarak kamuoyunun önüne çıkacağını bilerek mi yaşamak, yazmak zorundadır? Yazarın da mahremiyet hakkı var mıdır? Ahmet Arif bu mektupların yayınlanmasını ister miydi? Mektuplar Ahmet Arif'in midir yoksa kendine gönderilen Leyla Erbil'in mi? Leyla Erbil'in ise elbette ne yapacağına karar vermek en doğal hakkıdır, ister yayınlanmasına izin verir, ister kendine saklar. Yine de bu kitap yayına hazırlandığı sırada çoktan aramızdan ayrılmış olan , mektupların yazarının anısını bu kitap yaralamış mıdır? Asla bilemeyeceğiz. Velhasıl derler ki "iyi kitaplar cevap vermez, soru sorar" Ancak bu kadar soru bana fazla ve son kertede benim bu kitap için yorumum: Hiç okumamış olmayı tercih ederdim.
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,4bin okunma
207 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Leyli, karanlığı ve gece ile hüznü anlatır. Peki Ahmet Arif'in leylimi olmak nasıl bir duygudur? Okuduğunuz her satırda sevgiyi, özlemi, acıyı hissediyorsunuz. Bir yerde diyor ki Ahmet Arif, Sevgi de "vermek" vardır. Yani karşılık yoksa sevgi bitmez. Nasıl güzel, nasıl saf sevgi değil mi? Leyla Hanım'a yazdığı her mektuba sıcak, samimi, yürekten, Canım Leylam, Sevgili Canım, Ömrüm diye başladı, her mektubunu sevdiğinin gözlerinden öperek bitirdi. "Gözlerinden öperim canım. En çokta burnundan. Gülme, ciddi söylüyorum" Bıkmadı sevmekten usanmadı yazmaktan öyle sıcak, öyle içten sevdi ki Atilla İlhan'ın dizelerinde "Ben sana mecburum bilemezsin" dediği gibi Leyla hanıma sevdası mecburmuşçasına "Ben senin mecburum başkaca yokum" diyerek dile getirdi. İnsan çekeceği çileye aşık olurmuş ya hani, ona çile gibi gelmez ya, canı yandıkça üzerine gider. Yine olsa yine sever ya Ahmet Arif "Pişman değilim bir daha dünyaya gelsem aynı hayatı daha bir ustaca ve korkusuz yaşarım. Ama bu sefer seni tanımakta gecikmem." diyerek ifade ediyor. Karşılıksız olmasına rağmen böylesine içten yazılan kalpten dökülen kelimere Ahmet Arif'in Leyla Erbil'e yazdığı mektuplar demek ne kadar duygusuz kalır değil mi? İsterdim ki Leyla Erbil'in de dostça da olsa yazdığı mektupları okumak isterdim işte o zaman tam bir edebiyat şöleni olurdu. Bu güzel eseri okuyun okutun sevdiğinize hediye edin. Gözlerinizden öper iyi geceler dilerim. Kitapla sevgiyle kalın.
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,4bin okunma
Reklam
207 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
Mektup, mektubu yazan ve gönderen ile mektubu alan ve okuyan arasındaki gizlidir. Bu iki kişinin arasındaki giz silinemeyecek/değiştirilemeyecek bir biçimde kâğıda aktarılmış, söz uçamayıp çakılı kalmıştır. Tam da bu yönüyle “kaleme alındığı anın gerçekliği” zaman tarafından aşındınlamadan, tüm tazeliği içinde korumaya alınmıştır. Adeta fosilleşen duygular/düşünceler yıllar sonra saklandığı yerden çıkarılıp okunduğunda, o mektubu arkeolojik bir çalışmanın en güvenilir buluntusu haline getirir. Hele ki bu buluntular bir şairden kalmışsa, o şairin şiirinin Rosetta taşı ortaya çıkmış demektir.
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,4bin okunma
161 syf.
9/10 puan verdi
Duyguların ve Düşüncelerin Harmanı Sabahattin Ali, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olarak, romanları ve öyküleri kadar şiirleriyle de derin izler bırakmıştır. "Bütün Şiirleri" adlı derleme, onun duygusal dünyasını, yaşadığı dönemin zorluklarını ve insan ruhunun derinliklerini keşfetmek isteyenler için mükemmel bir rehber
Bütün Şiirleri
Bütün ŞiirleriSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 201921,4bin okunma
184 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Hasretinden Prangalar Eskittim adlı şiirinde, ilk olarak ele alınması gereken husus prangadır. Ağır suçlardan hapishaneye giren kişilerin, ayaklarına takılan kalın ve ağır bir ayak kelepçesidir, pranga. Bu noktada, Ahmed Arif’i düşündüğümüzde, onu pranga ile birleştirdiğimizde ortaya çıkan kavram: “düşünce suçu”dur. Hasretinden prangalar eskittim
Hasretinden Prangalar Eskittim
Hasretinden Prangalar EskittimAhmed Arif · Metis Yayınları · 201740,4bin okunma
207 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı okurken Ahmet Arif’ in Leyla’ya olan bu delice sevgisine anlam veremezdim. Bir insanı bu kadar sevmek, dünya merkezi haline getirmek çılgınlık gelirdi bana. O kadar seviyordu ki, evli bir kadına mektup yazacak kadar, onu her şeyden üstün görecek kadar. Ulucanlar cezaevi müzesini gezdikten ve Ahmet Arif’in koğuşunu, eşyalarını ve prangaları gördükten sonra sevgisini ve onu mecnun yapan şeyi anladım. İnsan orda değil iki sene bir gün dursa kafayı yer. Rutubet kokusu, işkenceler… Hayata tutunacak bir dal aramıştı belki de. Kendisi de kitapta şöyle diyor: “ 131 gün hiç güneş ya da gündüz görmedim. Sade yalnızlık, sade terör, sade açlık, uykusuz, cıgarasız. Bir yüreğim sağlamdı bir de namus damarım. En sonu çıldırdım. Sonrasını biliyorsun. SEN GELDİN.”
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,4bin okunma
Reklam
999 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.