Herkes herkesi kullanıyor ve sonunda hepimiz lağıma gitmeyi bekleyen birer bok çuvalına dönüyoruz...
Sizin için bütün zamanların en iyisi olan beş müzisyeni sıralayın ya da ressamı ya da bilim insanını. Sonra da zaaflarını. Hı hı. Uyuşturucular olmasa kültürümüz ne durumda olurdu acaba? Ben söyleyeyim. Zavallı bir bok çuvalı olurdu. Tam bir çelişki.
Reklam
Sır tutmak mı daha çok acıtır, sır söylemek mi?
Çocukların masum ve aciz olduğunu sanırız, diye karaladı editörüne yazdığı bir notta, ama bu hem doğru hem değildir. En karanlık mezalimden ve şiddet eylemlerinden kaç çocuğun sağ çıktığını bir düşün. Yüz binlerce çocuk. Onlardan oluşan ordular. Haber sayılmayan.
Şiddet bir çocuğun kapısına geldiğinde onun için kavranabilir bir şey değildir. Savaşın ya da şiddetin ya da onları çevreleyen tehlikenin azıcık farkında olsa da ailesindeki insanların yüzleri ve elleri, ahırdaki atlar, gizlice evde beslediği fare, yeraltındaki donmuş patatesler, hayvan derisinden ve samandan ve sicimden yapılmış top, pencerelerdeki camlar ve evin titreşen duvarları ona kesinlikle daha gerçek gelir. Elinde değildir. Uykusunda ona şarkı söyleyen bir annenin sesi, bir şiir okuyan babanın alto nidası, uykuya dalmadan hemen önce bir erkek kardeşin teninin kokusu, ayın devasa gözü, tüm bunlar kapıdaki şiddet her neyse onu gölgede bırakır. Ağaçları yazan Anne Frank'ı düşünün.
Her bir benlik, yazım sürecinde bir romandır. Her bir roman, benliği gizleyen bir yalandır.
Reklam
148 öğeden 171 ile 148 arasındakiler gösteriliyor.