"Geçen sene okuduğun ve çok sevdiğin bir romanı düşün. Satırı satırına hatırlaman mümkün olmuyor ve hatta bazı kitapların konusunu bile unutuyor insan değil mi? Yıllar sonra eline aldığında belki yarısından sonra ben bu kitabı okumuştum diyebiliyor. Ama mühim olan hatırlamak değil, unutsak da bize elbet bir birikim, bir vizyon ve farklı bakış açısı kazandırıyor ve mühim olan okuduktan sonraki his. Kitabı kapattıktan sonra sende bıraktığı etki. Hiç tanımadığın, yolda görsen yüzüne bakmayacağın bir insana empati duyma, onu anlama becerisi kazandırıyor sana okudukların."
Bir insana istediginiz her seyi yaptirabilmek için ya cahilliginden yararlanacaktiniz ya da çaresizliginden. Hayatin kanunu buydu. Güçlü olan kazanmiyordu aslinda. Caresiz ve cahil olanlar güçlüleri yaratiyordu.
Biliyor musun etrafımızda dolaşan pek çok kişi ölü ve bundan haberleri bile yok. Çünkü ölüm ruhun bedeni terk etmesi değil, sevginin kalbi terk etmesiyle olur.
Ama diyorum ya birine bağlanmak böyle bir şey işte. Beklentin artıyor, senin istediğin veya beklediğin gibi davranmadığında sevgisini sorguluyorsun. Seninle aynı şekilde sevmek zorunda bırakıyorsun. Sevginin başka çeşidine gözlerini kapatıyorsun. Düğümü gevşetip yaşam alanı sağlamak yerine iyice sıktığında elinden kaçmayacağına inanıp en büyük hatayı yapıyorsun.