Bu rüya âlemi beynimin gücünü öyle tüketiyor ki, ertesi gün kendimi bezgin ve gergin hissediyorum, her tür zihinsel faaliyet için ne keyfim, ne de düşünecek halim kalıyor ... "Rahatsızlığınız kesinlikle mühim bir şey değil," dedi, “birkaç bardak maden suyu veya birazcık tuzla giderilecek ufak bir pıhtılaşmadan başka bir şey değildir. Ama daha çok sürüncemede bırakmayın, bir şeyler yapın!" ... o karasızlık ve keyifsizlik hali bu konuda da kendini gösterdi ve ben sıkıntılarıma son vermek için en ufak bir şey yapmadan, huzursuz geceler ve kötü günler geçimeye devam ettim. "Siz ikinci Shandy'siniz,"* dedi, "o meşhur Tristram'ın babası, yaşamının yarısını gıcırdayan bir kapıya sinir olmakla geçirir, her gün çektiği bu sıkıntıdan birkaç damla yağ ile kurtulma yoluna gidemez." Ama hepimiz böyleyiz işte! İnsanın yazgısını, yapamadıkları ve yaptıkları belirliyor! Şeytanın tasmamızdan tutup bizi yönlendirmesine, sürekli olarak ne yapılacağını söylemesine ve bizi buna zorlamasına ihtiyaç duyuyoruz. Ama iyi ruh da bizi terk etmiş durumda, dermanımız yok, karanlıkta el yordamı ile ilerliyoruz. *Lawrence Sterne'in The Life and Opinions of Tristram Shandy adlı romanından.
Sayfa 651 - 652 İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu