Beşir Kudüs Postası kupürünü defalarca okumuştu.
Dalianın, el-Ramla ve Lydda dan zorla çıkarıldıklarını kabul etmesinden; "bu evin sadece benim evim olmadığı hissinin gittikçe büyüdüğünü" ve "bize meyve ve zevk veren limon ağacının başka insanların kalbinde de yaşadığını" bildiren açık mektubundan çok etkilenmişti. Ama Dalianın "geçmiş terörist eylemlerini" ima etmesi ve politikasını değiştirerek şiddet içermeyen politikaları kucaklamasını rica etmesi de Beşir'i derinden sarsmıştı. Ne kadar mizahi diye düşündü, mektubu ilk defa okuduğunda; Filistiıie barışçı bir yolculuk yapacakları geminin, El-Avda'nın "kimlikleri meçhul" kişiler tarafından patlatılmasının üzerinden sadece saatler geçmişti.
"Sana Siyon'a duyduğumuz sevginin bizim için ne demek olduğunu anlatmayacağım," dedi Dalia. "Sadece şunu söyleyeceğim, bizi bu topraklarda yabancı olarak gördüğünüz için, siz den korkuyoruz. Benim korkmadığımı sakın düşünme. Korkmak için iyi bir nedenim var: Tüm Filistin halkı Musevi yerleşimini bu topraklarda kabul etmedi. Birçoğunuz bizi aranızdaki kanserli bir varlık olarak düşünüyorsunuz. Korkularıma rağmen sizin haklarınız için mücadele ettim. Ama haklarınız bizim yaşam ihtiyaçlarımızla dengede olmalı. Bu yüzden ikna olmuyorsunuz. Size göre, her türlü uygun çözüm adaletten yoksun olacak . Bir barış planında, herkes hak ettiğinden daha azına razı olmak durumundadır."
"Hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin güç kullanmanın bu anlaşmazlığı çözemeyeceğini anlamalarını rica ediyorum.
Bu öyle bir savaş ki, bunu kimse kazanamaz veya her iki toplum da özgür olur ya da hiçbiri.
"Çocukluk anılarımız trajik bir biçimde kesişti. Eğer bu trajediyi ortak bir lütufa dönüştürme yolunu bulamazsak, geçmişe takılmamız geleceğimizi yok edecek. Sonra başka bir neslin mutlu çocukluğunu çalacağız ve kutsal olmayan bir neden için bunu kabusa çevireceğiz. Senin ve Tanrı'nın yardımıyla çocuklarımızın bu kutsal toprakların güzelliği ve cömertliği içinde rahat olmaları için dua ediyorum." Allaha emanet ol. Tanrı seninle birlikte olsun.
Dalia
Bir insan ortak yarayı nasıl kabullenir? diye hiç durmadan düşünüyordu. Kalp bir şey yapmak istiyor. Kalp yarayı iyileştirmek için harekete geçmek istiyor.
Yıllarca Dalia işine giderken Ramla hapishanesinin önünden geçiyordu. Nerdeyse her gün Beşir ile bağlantı kurmayı düşünüyordu. En azından orada olup olmadığını öğrenebileceğini düşünüyordu; gerçekten o sıralarda Beşir oradaydı. Ama hiçbir zaman onu soruşturmadı. Dalia'nın öğrenme içgüdüsüne bilmeme arzusu ağır basıyordu. Bütün bunları kim bilmek ister?
diye düşündüğünü hatırlıyordu. Yarayı neden tekrar açacaktı?
Her şeye yeniden başlamanın ne anlamı vardı?
İsrail işgalinden on sekiz yıl sonra 1967 Haziran'ında, tahmini 250.000 Filistinli -veya ye tişkin erkek nüfusunun yüzde 40'ı- bir İsrail hapishanesinde bulunuyordu.
O zamanlarda Arafat bu tip eylemleri destekliyordu. "Şiddetli siyasi eylemler geniş halk hareketlerinin ortasında terörizm olarak nitelendirilemez diyordu. Birçok Filistinli aynı görüşteydi. 1948 savaşından yirmi dört yıl sonra İsrail'in, topraklarını ve evlerini işgal ettiğine ve ümitsiz zamanların ümitsiz ölçüleri gerektirdiğine inanıyordu: Eğer yollarını uluslararası sahneye çıkmaya zorlamazlarsa, kimse onların mücadelesine dikkatini vermeyecektir. "Dünyayı insanlar değiştirir, bir şeyler yapmalı, eğer gerekirse öldürmeliler:• diye bildirmişti Habaş. "Öldürmek, bu bizi insanlığımızdan çıkarsa bile."