İdeolocya Örgüsünü okumak benim için çok serencamlı geçti. 79 günde anca bitirişimin altında yatan sebeplerine değinmek istiyorum.
Bu eser hakkında Üstad Necip Fazıl diyor ki:
"Bu eser, benim bütün varlığım, vücut hikmetim, her şeyim... Ben, arının peteğini hendeseleştirmeye memur bulunması gibi, bu eseri örgüleştirmek için yaratıldım.
Yeryüzü iki sınıf kimseye çok hayret eder. Biri, ölümden gafil olarak yatağını süsleyip uykuya dalandır. Yeryüzü kendi hal lisanı ile o kimseye, Ey insan! Şu nazik bedenin yataksız olarak, arada bir perde bulunmadan, ben de uzun müddet kalacak ve çürüyecek bunun niçin düşünmüyorsun?
Yeryüzünün kendisine hayret ettiği ikinci kimsede ufak bir arazi parçası yüzünden kardeşiyle hasım olan kimsedir. Yeryüzü, kendi hal lisanı ile o kimseye Ey insan! münakaşasını yaptığınız bu yerin sizden önceki sahiplerinin nerede olduklarını hiç düşündünüz mü? der.
Mir’atü’l-Memalik’ten Günümüze
“Merhaba” demenin içinde saklı bir sevincin huzurunu ancak ayakların yorgunluğunun altında kalmış bir seyyah bilir. Anıları anı yapan yeni bir dünya yani farklı bir kent sokağına, pazar alanındaki satıcıya, tüccara merhaba demek... Seyyah, gözü uzak diyarlardaki; bir mimari yapının sütunlarında ki gizli
« Yeryüzünde yegâne ihtirâsım, milletin lisânında, istediğim gibi birkaç manzûme vücûda getirmektir.»
★ Edebiyata Dair, "16 kitaplık Yahya Kemal Külliyât'ının 8. kitabı." Yahya Kemal Beyatlı'nın; mektuplarından, dönemin gazetelerinde çıkan yazılarından, karalamalarından ve Hikmet Feridun, Orhan Seyfi Orhon gibi dönemin gazeteci -
Sır..Evet vardır herkesin kendi lisanı haliyle Rabbiyle arasında olan bir sırrı..Bu öyle bir sırdır ki kimselere söylenemez, söylense anlaşılamaz, ancak hal ehline malum olan bir sır.. bu sır ciğer yakar, kalp deler, kanlı gözyaşları akıtır, sebepsizce ağlatır, gözü döküp ağlatır.. dertler sökün edip gelir de, bunlar tohumu toprak altında
ankara hükümeti meclisleri meclisin açıldığı 1920den 1922ye dek gerek ulusal gerekse uluslararası politik, toplumsal, idari konularda aynı anda birçok mücadele vermiş, 1923 yılına da aynı mücadeleci kimliği ile girmiştir.
1923 yılının başlarında lozanda itilaf devletleri ile ekonomik konularda anlaşamayan ankara hükümeti lozanda görüşmeleri
Hayal mi gerçek?
Gerçek mi hayal?
İkisi de mi gerçek?
İkisi de mi hayal? . . .
Hem gerçeği hem hayali muallakta bırakan bir obsesif şüphenin romanı:
Puslu Kıtalar Atlası
Eflâtunî bir girdap içinde büyük daireler çize çize derinlere doğru efsunlanmış ve yarı-anestezik bir halde duhul ederken birden son sayfaya gelmemle birlikte geceyarısının bir kör
Düşünce tarihinde felsefe ve din arasında şekli ne olursa olsun bir münasebet bulunmuştur. Her devir bu münasebeti kendi şartlarına göre izah etmiştir. İki sistem arasındaki telif, birini diğerine irca etmek veya birini bertaraf etmek suretiyle gerçekleştirilemez. İrca ve bertaraf etmek meseleyi halletmekten ziyade ortadan kaldırmaya müncer olur.