Her şeye rağmen, mutluluktan ölü-ne-biliyorsa, ben mutlaka bu şekilde ölmek istiyorum. Ayrıca , ölümü beklenen birisi, mutlu olduğu için hayata tutunabiliyorsa o zaman ben de bu şekilde yaşama tutunacağım.
Herkes sürekli bana geliyor , en azından şu an hazır değilim ama onlar beni senden uzak tutmaya çalışıyorlar , başaramayacaklar. Hiç kimse hiç bir zaman bunu başaramayacak. İşte ben tam olarak bu durumdayım.
Aslında sana tüm söylemek istediklerim bu kadar da değil. En azından başka şeylerde söylemeliyim ama geç oldu, yatabilmem için burada bırakmam lazım ama sana yazmayı bırakırsam da uyuyamayacağım.
Hasta olduğunuzu bilmek çok üzücü ( ama elden ne gelir ) , ama artık o kadar değil , şimdi kendi hastalığım ve sağlığımı da düşünüyorum ama zaten her ikisi de sen demektir.
Senin bu mektupların önünde sonsuz bir mutluluk duygusuyla oturabilirim , o mektuplar yanan başım için yağmur taneleri gibi serinletici. Ama Milene, ne zaman diğerlerinden daha fazla mutluluk vermesi gereken mektuplar alsam, (güçsüz oluşum mektuplardaki mutluluğa ulaşma günler süremi azaltıyor) hani şu ünlemlerle başlayan (sonuçta ben çok uzaktayım) bilinmezliğin korkunçluğuyla biten, alarm zillerinin titrediği gibi titriyorum,okuyamaz oluyorum bu mektupları. Ancak çok sonraları, doğal olarak bir şekilde okuyorum, susuzluktan kavrulan bir hayvanın su içmesi gibi okuyorum , sonra korku geliyor hem de ne korku. Dünyadan tümüyle uzaklaşmak için korkuyla titreyerek, altına saklanabileceğim bir mobilya arıyorum mektubunla yarattığın fırtınanın pencereden çıkıp gitmesi için yalvarıyorum.