Site Devlet yapısının ortadan kalkmasindan sonra oluşan durum
Bu süreci en iyi gösteren şey Helenistik dönemde ortaya çıkan Epikurosçuluğun siyasete, devlete karşı geliştirdiği olumsuz tutum ve kişilerin bireysel kurtuluş ve mutluluğunu ön plana alan "bireyci" ahlak kuramıdır. Hristiyanlığın ortaya çıkışı bilindiği üzere bu vurgunun politikadan ahlaka, devletten veya toplumdan bireye geçiş sürecini daha da hızlandırmıştır. Onun Sezar'ın hakkını Sezar'a, İsa'nin hakkını İsa'ya vermek gerektiği yönündeki ünlü öğretisi politik toplum ile ahlaki dinsel toplumun birbirinden ayrışması ve bireyin site ile olan ilişkisi yerine Tanrı ile olan özel ilişkisinin geçmesi sonucunu doğurmuştur. Yeniçağ'ın başlarında ortaya çıkan ister Makyavel'ci, Hobbes'çu, ister Locke'çu siyaset kurarnları ise doğal evrenle politik-insani evreni birbirinden daha da ayırmışlardır.
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim görevlisi olan Prof. DR. Muharrem KILIÇ hocanın öğrencileriyle paylaştığı kitap listesi:
Sophokles, Antigone
Aristophanes, Eşek Arıları
Platon, Toplu Diyaloglar
ŞeffaflıkToplumu ile yeniden karşınızdayım uzun zaman oldu herhalde ilgimi çeken konular üzerinde bir şeyler karalamayalı. :) Kısmet bu kitabaymış. Kitaba kabataslak baktığımızda 84 sayfa gözükmesine rağmen yayınevi reklamı, kitap reklamı ve notları falan çıkarınca okunacak 61 sayfa kalıyor. Yazar 61 sayfada kendi öngördüğü toplum çeşitlerine göre
Cennet Uslu, Robert Nozick: Anarko-Kapitalizme Karşı Minarkizm
Locke kendinin sahibi olma hakkı çerçevesinde, diğerleri karşısında bireylerin kendisi üzerinde mutlak ve tam bir egemenliğe (elbette bu egemenlik diğerlerinin haklarına müdahale etmeme koşuluna bağlıdır) sahip olduğunu kabul ederken, “kendi kendisi karşısında” bu egemenliğine bazı sınırlamalar getirir. Bu sınırlamaların tam ve açık bir teorik
Ah tutkularımız onlar değil miydi hakikatten soğutan bizi !onlar değil miydi Tanrıyla ,kendimizle ,ve başkalarıyla aramıza engeller koyan !ne diyor aydınlanma çağının düşünürü: Tanrının varlığı, aklın bize bildirdiği en açık bir gerçektir ve aklïn bildirdiği bu gerçek matematik kesinliğe sahiptir. Fakat tutkuları insana öylesine hakim olur ki, insan Tanrı'nın var olduğu bilgisine ulaşamaz ve vahyin yardımına ihtiyaç duyar." Ah tutkularımız !onlar değil miydi firavunlaştıran bizi! Ne diyor aydınlanma çağının düşünürü:"Kendimize karşı nasıl davranılmasını istiyorsak başkalarına öyle davranmalıyız."fakat yetinmiyor bu cümleyle. Bu davranışın değerini Tanrı hoşnutluğu şartına bağlıyor…Ölmeden bir yıl önce Ant Colin's e yazdığı mektupta insanlığın gelişimini ve erdem'i şu İlkeye bağladığı gibi:"Hakikati hakikat olduğu için sevmek."