"Neden yaşam ödülü en çok acıyı çekene verilir ;
gelmeyen ölümün yolunu bekleyene. ..
mezarını bulmakta mutluluk duyana..
Yolu karanlıklarla kaplanmış,
Tanrı tarafından kapatılmış. .hapsedilmiş olana? ..."
Yarattığı bu hiç de alışık olmadığı fakat bir o kadar da cazip ortamda kendisini kuyusunun ya da deliğinin içindeki, sorumsuzluğuyla ölesiye nefret edilesi bir şeytan gibi hissediyor.
...kalabalık bir caddenin ortasında durduğunda tek duyduğu, bir parça tente üzerine düşen seyrek yağmur taneleri ve ardından da ıslak yerden fısıltı gibi yükselen yağmurun sesiydi.
Var olan tek şey açlıktı. Açlık tıpkı ışık gibi içinden dışarıya çıkıyordu. Ağzını, boğazını ve midesini aydınlatıyordu. Açlığın ışığı kuru ve beyazdı.