Onu izlerken -karşısında gizlice dikilip- kimi yüzlere gülümsediğini, en azından öyle sanılabileceğini gördüm. Ama Lol’un tutsak gülümsemesi, gülümsemesinin değişmez yeterliliği, kendi kendine gülümsemekten öte bir şey olmadığının belirtisiydi. Kendi kendine ve ötekine aldırmaz gibiydi. Biraz rahatsız, ama S. Tahla’dakilerden kendini ayıran geniş ırmağın bu tarafında, onların bulunmadığı tarafta olmaktan eğlenir bir hali vardı.