CELLAT HAVASI Burjuva ihtilalinden sonra Mösyö Giyotin yüz elli yıldır Parisli bir avukat Ve gözleri yaşarır sabahları Okuduğu intiharlara Sinyor Kurşun. İspanya. Asılıp gidebilir bakışlarınız
İş bankası yayınlarıKitabı okudu
Zaman varıyor Uyku'ya saçlarına kadar gömülmüş. Yasın kara çiçeklerini yiyorlar dün ve yarın.
Sayfa 226Kitabı okudu
Reklam
Bu nedenle kendini kaybedene kadar bir şeyden ötekine uçmak gerekir. On beş yaşındaysa on beş şafağı, on beş göğü olabilir, o zaman hadi yukarıya, bunu genişletmeye! İçimizdeki şeyler havaya, ölüme karşı savunmasız olan dışı­mızdakilerden daha canlıdır. Bu nedenle... gitmeyeceğiz... ya da bekleyeceğiz. Çünkü diğeri hemen şimdi ölmek anlamına gelir...
Sayfa 173Kitabı okudu
Avuç içindeki canlı bir böceğe ya da akşamüstleri denize, her biri­nin aldığı şekle odaklanarak dalgalara bakmak yüreğimizde sakladığımız yüzün ya da yaranın çözülüp köpüğe dönüşmesine yeter. Ama ben âşığım ve âşık kalmak istiyorum, onun bana olduğu kadar âşık, hava kararıp da onun yanı­na uzandığımda ışıltılı saç örgülerini boğazıma dolayacağım geceleri bekleyerek beş yıl dayana­bilrim.
Sayfa 170Kitabı okudu
Bıçağa bıçak, sopaya sopayla karşılık verilir, ama gece olup da kapımı kilitlediğimde yatağıma yalnız giriyorum ya... bu beni üzü­yor, hem de nasıl üzüyor! Soluğum kesiliyor!... Dolap mı gıcırdıyor: Korkuyorum. Yağmurda pencerelerin camları zangırdıyor: Yine korku­yorum! Yapayalnız yatağımda dönerken isteme­den somyayı gıcırdatıyorum: İki kat korkuyo­rum! Tüm bunlar hayaletlerin yuvalandığı yal­nızlığın korkusundan başka bir şey değil.
Reklam
Federico Garcia Lorca
Tiyatro bir ağlama ve gülme okuludur. İnsanların eski ya da yanlış ahlaki değerlerini ortaya koyabildikleri, insan yüreği ve duygularının ebedi kurallarını canlı örneklerle açıkladıkları özgür bir mahkemedir.
Seviyor ama sev­diği bedeni bulamıyor; ağlıyor, kimin için ağla­dığını bilmiyor; iç çekişlerini hak etmeyen biri için içini çekiyor. Bu durmadan kanayan açık bir yara, sürekli kan sızıyor, ama ona pamuk, sargı bezi ya da yarasına bastırması için bir avuç kar getirecek kimse, hiç kimse yok.
Sayfa 106Kitabı okudu
Aşkım, boca ettiğin o zehir var ya, yalnız ruhumun üzerine, toprakla ve dalgayla dokuyacak ölümümün giysisini.
Çeyrek Asır Sonra Halkın Dostları Bir Arada (Düşler dergisi, sayı 10)
“Çeyrek Asır Sonra Halkın Dostları” birarada... ATAOL BEHRAMOĞLU - İSMET ÖZEL Yöneten: İrfan Çiftçi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Daşkanlığı'nca Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezinde düzenlenen “Şiir Patikası” toplantısında İrfan Çiftçi'nin yönettiği “Çeyrek Asır Sonra Halkın Dostları “ konulu bir söyleşi
Reklam
Yetişir, ya bir son vereyim deli dolu sözlerime ya da bırak yaşayayım gönlümün o hep karanlık ve yangın gecesinde.
Sayfa 106 - KırmızıKitabı okudu
Gümüş iğnelerin kanımı morarttı, düş içime kanıma doldurdu kötü otları. Suç bende değil, suç toprakta, göğüslerinden ve saçının örgüsünden yayılan hele şu koku var ya.
Kim babanı bana getirebilir? Ya kardeşini? Sonra hapishane var işin içinde. Hapishane ne demek? Sigara içerler, yemek yerler, çalgı çalarlar orada! Benim ölülerim ise üstleri otlarla kaplı sessiz sedasız öylece oradalar; iki dal sardunya gibi iki yiğit yatıyor. Onların katilleri, hapishanede elense yaparak dağları seyrediyorlar ...
557 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.