Az önce bir hikaye okudum.
Hikaye de kız ve babasının arası bozuk, tabiki barışıyorlar.
Yazar, adamın hislerini öyle güzel anlatmış ki; adamın bir "kızım" demesi var.
Gözümden yaş aktı resmen.
Biz o kelime için neler vermezdik be. İçten gelen şefkat dolu bir "kızım" kelimesi tek ihtiyacımızdı, bir de güvenip, başımızı yaslayacağımız bir omuz. Babamızın prensesi olmasakta olurdu. Ama "külkedisi" olmayı bile çok gördüler bize.
Bizde "kibritçi kız" olduk, ama bizim bedenimiz değil kalbimiz dondu.
Agri yalnizca bir semptom. Problemin ana kaynağını cozmediginiz surece agriyi geciremezsiniz, sadece sinirlerle oynayarak agri hissini gecici sure bloklarsiniz. En kisa zamanda doktora gorunmeniz, dis ve agiz sagligi acisindan onemlidir. Gec mudahale diş kayıplarına sebep olabilir.
Özetle, bir doktora gidin :)
Sabah Kore malı Samsung marka telefonun alarmı ile uyandı, Alman malı Bosh marka kombi ile duşunu aldı, İtalyan malı Ariston marka buzdolabından kahvaltısını çıkardı, İngiliz malı Hotpoint marka fırında pişirdi, Japon malı Sony televizyonunu açarak İsveç malı IKEA masasının üzerinde kahvaltısını yaptı.
Tam evden çıkarken Fransız malı Pier Carden marka cüzdanında az para kaldığını gördü, Katar malı Finansbank bankasının atm'sinden parasını çekti, Rus markası Yandex'ten trafik durumuna baktı, trafik yoğun olunca Amerikan malı Chevrolet marka arabasına binmek yerine Hollanda malı Phileas marka otobüse binip miting alanına gitti ve "Eyyy Avrupa, güçlü Türkiye'yi kıskanıyorsunuz" diye bağırdı...
- Atakan Gülgar
Bunları algılayabilecek ve biraz zihinsel uğraşı verebilecek kaç insanımız var ki. . . Karambole fanatikçe yaşamak daha kolay geliyor bazılarımıza galiba.Tespit ve paylaşım için teşekkürler. . .