Erik mavi defterleri çıkarmış sayfalarını çeviriyor ve arada bir derin derin iç çekiyordu. Aslında gerçekten de can sıkıcı okul defterleriydi bunlar. Ergenleri ilginçtiler kuşkusuz; insan olarak, dişi olarak, ergen olarak ilginçtiler ve başlı başına bir dünyaları vardı, fakat kompozisyon ödevlerine bunlardan hiçbir şey sızmamıştı. Şaşılacak bir şey yoktu ki! Dünyanın bütün kitaplarında durum aynı değil miydi sonuçta? Gerçek yaşamın en küçük kesiti bile binlerce kat daha zengin, daha bilgilendirici değil miydi?
Biraz köylüleşmiş olabileceğimi düşündüğümden değil. Kitaplarla ilişkim azaldığından değil. Bence bizlerin — özellikle öğretmenlerin— çalıştığımız malzeme öncelikle insan. Bana öyle geliyor ki, yerimiz bu anlamda çalışma masasının biraz uzağında. Hayatın ortasında bir yere aitiz biz.
Reklam
"Ben kendimi ancak çok kısmi ölçüde bir 'fikir işçisi' olarak görüyorum."
Nietzsche ile aynı yalanı paylaşması ne garipti; Lou Salome’yi her ikisi de birbirlerinden saklıyorlardı. İkiyüzlülük yapmak Nietzsche’ye de aynı etkiyi mi yapıyordu acaba? Nietzsche de yozlaşmışlık hissediyor muydu? Ya suçlu? Bu suçu Nietzsche’nin lehine kullanmanın bir yolu olabilir miydi?
Sayfa 1 - Ayrıntı Yayınları XVIII
Hayır, o mektupların tek kelimesini bile okumamalıydı. Ama o anda bunu akıl edecek kadar çabuk davranamamıştı; peki o gördükleriyle ne yapacaktı şimdi? Hiçbir şey! Hiçbirini: o mektupları da, Lou Salome’nin gelişini de Nietzsche’ye anlatamazdı.
Sayfa 1 - Ayrıntı Yayınları XVIII
Ah, gnâdiges Frâulein, bu ne şeref! Bunu unutmuşum!” “Beni bu kadar çabuk mu unuttunuz Herr Doktor?” “Hayır, sizi değil, sizi görmenin ne büyük bir zevk olduğunu unutmuşum.” “O halde bu kez bana daha iyi bakın. İşte size bir profil veriyorum,” diyen Lou Salome işveli bir tavırla önce sağ sonra da sol yanını döndü. “Bir de öteki profilimi, bana bu tarafımın en güzel yanım olduğunu söylerler. Sizce nasıl?
Sayfa 14 - Ayrıntı Yayınları XVII
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.