Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

elif

elif
@lucenth
intp 𖤐
Lise 3. Sınıf
38 okur puanı
Kasım 2022 tarihinde katıldı
Yavaş yavaş, can çekişen bir ağaç gövdesine rutubetin yavaş yavaş sızması, onu doldurup çürütmesi gibi, dünya ve miskinlik de Siddhartha'nın ruhuna yavaş yavaş sızmış, onu doldurup ağırlaştırmış, onu yorgun düşürmüş, onu gözünden uyku akar duruma sokmuştu. Ama buna karşılık duyuları bir dirimsellik kazanmış, pek çok şey öğrenmiş, pek çok şey görüp yaşamıştı.
Reklam
Bizim gibiler belki sevemez. Çocuk insanlar yapabilir bunu; bu, onların gizidir
İnsanların büyük çoğunluğu Kamala, düşen yaprak gibidir, kapılıp gider rüzgarın önüne, havada süzülür, dönüp durur, sağa sola yalpalar vurarak iner yere. Pek az kişi de vardır, yıldızlara benzer, belli bir yörüngede ilerler durur, hiçbir rüzgar varamaz yanlarına, kendi yasalarını ve izleyecekleri yolu kendi içlerinde taşırlar. 𖤐

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"İçinde dingin bir yer, sığınılacak bir yer var, ne zaman istersen benim gibi oraya çekilebilir, kendini kendi evinde hissedebilirsin. Pek az insanda vardır bu, oysa herkes buna sahip olabilir."
Böyle düşünceler karşısında birkaç kez irkildi Siddhartha, günlük yaşamın bütün o çocuksu uğraşlarına ben de kendimi vererek bütün kalbimle katılsam, ben de gerçekten yaşasam, gerçekten bir şeyler yapsam, gerçekten yaşayıp hayattan keyif alsam, böyle bir seyirci gibi hayatın yanı başında durup dikilmesem, diye geçirdi içinden.
Reklam
Bazen yüreğinin derinliklerinden can çekişen hafif bir ses geliyordu kulağına, ses öyle hafiften yankılanıyordu ki, Siddhartha zor işitebiliyordu. Her defasında garip bir ömür sürdürdüğünü, tümü de yalnızca oyun olan pek çok şey yaptığını, neşe ve bazen haz içinde vakit geçirmesine karşın gerçek hayatın ona hiç dokunmaksızın yanı başından akıp gittiğini düşünüyor, bir saat kadar bunun bilinci içinde yaşıyordu. Bir top oyuncusu nasıl toplarla oynarsa o da işleriyle ve çevresindeki insanlarla oynuyor, bu insanları seyrediyor, onlarla eğleniyordu; gelgelelim, bütün yüreğiyle ve varlığının derinliklerinden kaynayan pınarla işin içinde değildi. Söz konusu pınar, adeta kendisinden uzak bir yerlerde akıp gidiyor,göze görünmeden boyuna sürdürüyordu akışını, onun yaşamıyla hiçbir alıp vereceği kalmamıştı.
Aynı zamanda hem sevip hem aşağıladığı insanların çocuksu ya da hayvansı bir yaşam sürdüğünü görüyordu. Çalışıp didindiğini görüyordu onların; karşılığında ödedikleri ücrete hiç de değmeyecek nesneler uğrunda, para pul, küçük hazlar, küçük payeler uğrunda acı çektiklerini, saçlarını ağarttıklarını görüyor, birbirlerine veriştirip hakaretler yağdırdıklarını, bir Samana'nın gülüp geçtiği ıstıraplardan dolayı ah vah ettiklerini, bir Samana'nın hiç duyumsamadığı yokluk ve yoksunluklardan etkilendiklerini görüyordu.
Yazmak iyidir ama düşünmek daha iyi;akıllılık iyidir ama sabretmek daha iyi.
Dilerim öyledir, öğretmenim. Dilerim bakışım hep gönlünü okşar, dilerim hep şans getirir senden bana.
Madem öğrenmeye yatkın birisin, şunu da öğren o zaman: Sevgi avuç açıp dilenilebilir, para pulla satın alınabilir, armağan olarak sunulabilir sana, sokakta bulunabilir ama haydutlukla ele geçirilemez.
Reklam
Bütün bunlar öteden beri vardı; ama Siddhartha görmemişti; eskiden bir başka yerdeydi. Şimdiyse yanlarındaydı hepsinin, onlardan biriydi. Gözlerine ışık ve gölgeler, kalbine ay ve yıldızlar doluyordu.
Çevresindeki dünyanın eriyip kendisinden uzaklaştığı, gökyüzünde bir yıldız gibi tek başına kaldığı andan, bir üşüme ve umutsuzluğun üzerine çullandığı bu andan, sıyrılıp çıktı Siddhartha, öncekinden daha çok Ben'di, daha bir sıkıca toparlanmıştı. Bu, en son ürpertisiydi uyanışın, Siddhartha hissediyordu bunu, en son kasılmasıydı doğumun. Ve hemen yine yola koyuldu, hızlı hızlı ve sabırsızlıkla yürümeye başladı, eve gitmeyecekti artık, babasına gitmeyecek, geri dönmeyecekti.
"Ne sağır, ne körmüşüm," diye geçirdi içinden. "Anlamını çıkarmak istediği bir yazıyı okuyan biri, işaretleri ve harfleri küçümsemez; yanılsama, rastlantı ve değersiz bir kabuk diye bakmayıp okur, inceler ve sever onları, her harf karşısında böyle davranır. Oysa dünya kitabını ve kendi varlığımın kitabını okumak isteyen ben ne yaptım, önceden varsaydığım bir anlam uğruna işaretleri ve harfleri hor gördüm, görüngüler dünyasına yanılsama, dedim; kendi gözümü ve kendi dilimi nasılsa var olmuş değersiz nesneler saydım. Olamaz böyle şey, geride kaldı bu, artık uyandım, gerçekten uyandım ve ancak bugün açtım dünyaya gözlerimi."
Yo, Siddharta'nın bundan böyle elimden kayıp gitmesine izin vermeyeceğim! Bundan böyle düşünmeye ve yaşamaya, Atman'la ve dünya ıstırabıyla başlamayacağım. Bundan böyle kendimi öldürüp parçalara ayırıp da yıkıntıların ardında bir giz aramaya kalkmayacağım.
459 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.