“Duran yok, akıp gidiyor ne varsa
parça, parçaya tutunuyor,
büyüyüp gelişiyor,
biz de görüp, ad koyuyoruz onlara bir bir.
Derken ağır ağır
eriyip gidiyorlar, bildiğimiz şeyler
olmaktan çıkıyorlar.”
— Lucretius (MÖ 95 - MÖ 55)
De Rerum Natura
"Duran yok, akıp gidiyor ne varsa
Parça, parçaya tutunuyor, büyüyüp gelişiyor,
Biz de görüp ad koyuyoruz onlara bir bir.
Derken, ağır ağır
eriyip gidiyorlar, bildiğimiz şeyler olmaktan
çıkıyorlar.
Atomlarla tortop olup hızla düşen
güneşler görüyorum, sistemler,
biçimlenen; ne var ki, o sistemler, o güneşler
dönecekler ağır ağır geldikleri yere, kapılıp
da sonsuz akıntıya.
Sen de, Ey Toprak –imparatorlukların,
karaların, denizlerintüm
samanyolları arasında en küçüğü,
yıldızlarınla birlikte,
tortop olmuş sen de, bunlar gibi sen de
gideceksin. Gidiyorsun günden güne.
Kalan yok. Denizlerin ince bir sis ardında
kayboluyor: ay ışığı altında yok oluyor
kumların yerinde başka denizler
başka koyları ak tırpanlarıyle biçecekler."
#Schopenhauer
*Yazar
#Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Duran yok, akıp gidiyor ne varsa
Parça, parçaya tutunuyor, büyüyüp gelişiyor, Biz de görüp ad koyuyoruz onlara bir bir. Derken, ağır ağır eriyip gidiyorlar,
bildiğimiz şeyler olmaktan çıkıyorlar.
Atomlarla tortop olup hızla düşen
güneşler görüyorum, sistemler,
biçimlenen; ne var ki, o sistemler,
o güneşler dönecekler ağır ağır geldikleri yere, kapılıp da sonsuz akıntıya.
Sen de, Ey Toprak –imparatorlukların, karaların, denizlerin-
tüm samanyolları arasında en küçüğü, yıldızlarınla birlikte,
tortop olmuş sen de, bunlar gibi sen de gideceksin. Gidiyorsun günden güne.
Kalan yok. Denizlerin ince bir sis ardında kayboluyor: ay ışığı altında yok oluyor kumların yerinde başka denizler
başka koyları ak tırpanlarıyle biçecekler.