Kevser-i âteş-nihâdın adı aşk
Dûzah-ı cennet-nümânının adı aşk
Bir lûgat gördüm cünûn isminde ben
Anda hep cevr ü cefânın adı aşk.
(Ateş yaradılışındaki Kevser'in adı aşk
Dışı Cennet görünen Cehennemin adı aşk
"Çılgınlık" adında bir lügat gördüm ben
Onda zulüm ve eziyetin adı aşk.)
"En-nâdiru ke'l ma'dum"
"Nâdir olan yok gibidir." Nâdir kelimesi "nedret"ten, yani az bulunur olmaktan geliyor. Bir şeyi nadir kılan diğer varlıklar arasındaki yeridir. Nâdir olan kemmiyet bakımından yok gibi ise de, keyfiyet bakımından büyük bir değeri ifade eder. Az bulunur olmak değer katar bir şeye.
Yıllar önce bir otelde lâ-nâzîr isminde bir restoran görmüştük arkadaşlarla. Konyalı bir arkadaş bu yazıyı Fransızcaya öykünüp "lö nazir" şeklinde okuyunca tashihi bana düşmüştü. "Lâ-nâzîr görülmemiş, nâdir anlamındadır." İki tarafı da Farsça ayarlı nâ-dîde ile eş anlamlı bir sözcük...
Şiirimizde nazîre nâm bir gelenek var. Lügat bu geleneği "Bir söze, bir davranışa karşılık olarak söylenen söz veya yapılan davranış" olarak tanımlıyor. Burada benzerlik ön planda elbette ama benzer olmak ise görüntü itibariyle ele alınmış. Görsel bir benzerlik söz konusu yani. Halbuki şiir daha çok işitsel gibi geliyor bana.
Söz konusu benzerlik olunca sanırım görsel olan daha ikna edici oluyor ama bir o kadar da yanıltıcı. Birini birine benzetebiliriz ama sesini duyana kadar. Diyelim ki ses de benziyor bu defa koku devreye giriyor. Hz. Yakup, Hz. Yusuf'un kokusunu ne kadar uzaktan almıştı, kardeşleri yüzyüze bakıp tanıyamadıkları, sesini duyup farkına varamadıkları halde. Bu yüzden Yusuf nadirdir kardeşleri içerisinde. Ve herkes teşbihin güçlü tarafını Yusufa ayarlamak zorundadır, Yusuf adı her zaman "gibi"den önce gelir.
Mutluluğu mandalladım
Gönül telime, rüzgarda uçuşan çamaşırlar gibi...
Güneşe hasret....
Turuncu renklere bulanmış haliyle.
Sıcacık bakışlarını hissederim , gözlerini kapatsan bile.
Kaç bilinmemiş ırmaklar getirir bana seni.
Hangi gül sularıyla yıkandı o kutsal teni.
Koklasam doyasıya saçlarının telini...
Hacer i esved gibi dokunsam
Şiir akımının deli ve dahi bana inceleme yazdıran kadını
Her Kitap bitimi sonrası oluşan bir his vardır ya hani, hüzün, burukluk, şaşkınlık, kızgınlık,vs ben de oluşan ise şu oldu ; alışılmışın dışında bir şaire tanıdığım ve böyle bir kalemi okuduğum için kendimi şanslı hissettim.Burda alıntı paylaşmayacağım çünkü yeterince paylaştığımı düşünüyorum.:)
Lale Müldür (Aydın, 1956) Robert Kolej'den