Tıpkı güneş ışığının, -tıpkı fâni insan ömrü denen o ışık gibi- gün doğumunda da gün batımında da hüzünlü olması gibi, ay ışığı da hep hüzünlü değil midir zaten?
Çeşmenin suyu akıyordu, nehrin suları akıyordu, gün geceye akıyordu, şehirdeki yaşam ölüme akıyordu; âdet böyleydi, zaman ve devran kimseyi beklemezdi.
Hayalindeki bu güzel şehirde, aşk ve güzellikler, havadar balkonlardan sarkmış onu seyrediyordu; yaşam meyveleri bahçelerde olgunlaşıyor, umut nehrinin suları pırıl pırıl parlıyordu.