Hz. Peygamber'in nifak üzerinde titizlikle durması ve nâzil olan âyetlerin münafıklar hakkında verilecek cezanın şiddetini bildirmesi, diğer taraftan nifaktaki gizlilik,.. Hepsi, sahâbeyi iman konusunda titizliğe sevkediyordu. Nitekim, Ebu Âmir'in oğlu, İbn Ubeyy'in damadı, gasîlü'l-meläike olan Hanzala bile nifaktan korkusu neticesi kendinden şüphe etmeye başladı. Hanzala'ya göre, dünya işlerine dalmak bir tür nifaktı. O, Hz. Peygamber'in sohbetinde bulduğu manevî lezzeti sürekli hissetmek istiyordu. Bu manevi hazzın elden kaçmasına tahammül edemeyen Hanzala, yolda hatırını soran Hz. Ebu Bekir'e şöyle cevap verdi: "Hanzala münafık oldu". Hz. Ebu Bekir şaşırdı. Beraberce Hz. Peygamber'e geldiklerinde Hanzala halini şöyle arzetti:
"Ya Rasulallah! Senin yanında bulunuyoruz. Bize cenneti ve cehennemi hatırlatıyorsun. O derece ki, gözümüzle görmüş gibi oluyoruz. Senin yanından çıktığımız vakit zevcelerle, çocuklarla ve geçim dalgalarıyla meşgul oluyoruz. Çok şey unuttuk". Bunun üzerine Hz. Peygamber, "Nefsim yedi kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, siz benim yanımda bulunduğunuz hal üzere zikretmeye devam etseniz, sizinle melekler döşeklerinizde ve yollarınızda musafaha ederler. Fakat ey Hanzala! Bazı zaman şöyle, bazı zaman böyle!" buyurdu ve bunu üç kere tekrarladı.