Tam bu sırada Fleur-de Lys keçinin boynunda asılı olan, işlemeli deri bir keseyi farketti.Çingene kıza sordu :
-Bu nedir ?
Çingene kızı kocaman gözlerini ona doğru kaldırıp ciddi bir tavırla cevap verdi:
-Benim sırrım.
Korku... Korku ve insan, korku ve insan talihi, insanın insana hücumu, o hiç yere düşmanlık. Fakat neyi aldatabilirdim, kime anlatabilirdim? İnsan neyi anlatabilir? İnsan insana, insanlara hangi derdini anlatabilir? Yıldızlar birbiriyle konuşabilir, insan insanla konuşamaz.
Doktor birdenbire ayağa kalkar, tıpkı mutlak boşluğun karşısına dünyayı yaratmak iradesiyle dikilen bir tanrı gibi karşıma geçer, yokluktan her şeyi çekecek büyük ve sihirli kelimeyi tekrar ederdi:
-İrade... derdi. Anladınız ya! İrade... Her şey bu kelimededir.
Kitaplığımın kapısına, Rabelais'nin Thelême Manastırındaki düsturunun değişik bir şeklini yazmıştım: "LYS CE QUE VOUDRA" ("Canın ne istiyorsa onu oku")