Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
B-A-Y-I-L-D-I-M !!!
Merhaba arkadaşlar.Çok şiddetli bir tavsiyeyle karşınızdayım! Benim gibi polisiye sevenler özellikle ilgilensin bu paylaşımla. Çünkü çok farklı ve zekice kurgulanmış bir kitaptan bahsedeceğim.
Bir yıl içinde kaybolan iki genç kızın hikayesini çözmeye çalışan Teğmen Stride birbirinden tamamen farklı karakterde olan bu kızların hala hayatta mı yoksa ölü mü olduğunu dahi bilmeden iz sürmektedir. Kızlardan biri masum ve sevimliyken diğeri tam bir tehlike olarak bilinmektedir. İki kayboluş arasında bir bağ var mıdır? Gerçek gözlerinin önünde duran mı yoksa görünmeyenlerin ardında kalan mıdır? .
Her şeyden önce kitabın müthiş akıcı olduğunu belirtmem gerekiyor. Yazar, okuyucuyu şüpheden şüpheye savurma yolunu seçmeden müthiş bir kurguyla farklı bir hikaye çıkarmış. Öyle ki tahmin oyunları oynamak yerine sadece okuyorsunuz. Oldukça uzun sayfalar boyunca süren mahkeme sahneleri müthişti. Gerçekten kendimi o mahkemenin jüri üyesi gibi hissettim. Mahkeme sahnesinin bu kadar uzun işlenmesi sayesinde olay yeri incelemeleri ya da şüpheli kişilere yapılan baskınlar arasında koşturmak yerine tüm karakterlerle birlikte o mahkeme salonunda oturup can kulağıyla bütün detayları dinliyorsunuz. Daha çok şey yazmak istiyorum ama spoiler vermeden bu heyecanı paylaşamayabilirim. O nedenle inatla ve şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum! Umarım siz de benim kadar beğenirsiniz. Herkese keyifli okumalar.
Tanrım! Bayıldım bu sıcacık kitaba! B-A-Y-I-L-D-I-M! Anlatacak söz bulamıyorum. Çünkü hikaye ve bütün karakterler içime işledi. Kesinlikle ve kesinlikle yeniden okunacaklar listeme eklendi. Her sayfa, okuduğum her cümle ve kitabı elimde tuttuğum her an tam bir keyifti. Okuduğum ikinci kitabıyla birlikte resmi olarak bir Sarah Jio fanıyım artık..
Yirmi beş kuruşunuz var mı? Hani şu sarı 25. likler den. Bir yüzün de ay yıldız ardında ise altında narin bir kurdele ile birbirine fiyonkla bağlanmış paranın yuvarlak köşeleri boyunca uzanan ve yukarıda kavuşan iki başak sapının ortalığında kocamanca 25 kuruş yazanlardan. Yok değil mi? Artık bende de yok.
Oysa Altmış yıl öncesi vardı. Nelerime dermen olmazdı ki o, Neler yapmazdık ki onunla. Langırt oynarsın, çekirdek alırsın, sakız, çukulata, daha neler neler..
Beyaz yakalarımızın süslediği Siyah podiyelerimizin cebinde yerini aldığın da kaybolmaması için ne tedbirler düşünülmüştür tarafımızdan. Planlar, günün hedefleri işte O, 25 liğe göre yapıldığı o yıllarda...
Bizlere; Pamuk Prenseslerle, Kurbağa Prensle, Çizmeli Kedilerle, Fareli Köyün Kavalcısı ile daha niceleriyle, tanıştıran dünyamıza sokan O, cürretkar, iş bilir, her derde deva, mutluluk habercisi sarı benizli metal idi.
Ne kadar çok şey borçluyuz ona Okumanın zevkini heyecanını o aşıladı bize.
İncecik kapağını içinde kara kalem resimlerle süslü saman kağıtlarda bulduk masallarımızı, onlar da saman yapraklardan doğdular dünyamıza, o, sayfalardan söylediler bize ninnilerini.
O, zamanlardan bu zamana kadar hep heyecan ve zevk vermiştir bana bu küçük dostlarımız.
Bu günde aynı heyecanı ve zevki duyarım. Geçmişte, kapatılıp da şimdi yeniden açılan mutluluk sayfasının verdiği haz ile. Torunuma okurken o, renkli dünyanın güzelliğini.
Büyük bir heyecan duymaktayım şimdi ....
Yarım dilli ile , yeni başlayan konuşma tarzı ile "DEDE OKU" emrini aldığım da...
Çocuktuk OKUDUK...
Baba olduk OKUDUK...
Dede olduk OKUYORUZ...
O K U Y A L I M.....
