Yalan bir tek kafamızın içindeki duvarları aşamazdı. Orada dönüp dururdu. Yalan kendisinin ne olduğunu bilirdi her zaman. Peki, insan nasıl olur da kendisini bile ikna ederdi bir yalana?
Bir kalbin diğerine ısınması, iki ayrı koldan gelen iki elin parmaklarının kilitlenmesinden, iki ismin çiftleşmesinden, birinin diğerinin içinde erimesinden çok daha eski bir ezel olasılığıdır.
Sanki dünya, sanki o ihtiyar koca dünya sadece bu andan ibaret oluyor, Isfahan dünyanın yarısı olmaktan vazgeçiyor da tamamı oluyor. Doluyor aldığım nefesle bilincime. Bu hâl diyorum, bitmesin. Dünya yalnız şimdiden ibaret olsun. Öleyim bu andan sonra. Gezinsin kemiğimde yılanlar.