Aydınlatıcı kitap önerilerim
Bedrettin Şimşek - Bir Tanrıtanımaz'la Din Adamı'nın Tartışması Bedrettin Şimşek - Sahte Peygamberin Vaaz Kitabı Frédéric Paulhan - Ahlakın Ahlaksızlığı Fevzi Demir - Bulaşıcı Salaklık Eyüp Erdoğan - İnanç Uykusu Giorgio Agamben - Kutsal İnsan Erskine Caldwell - Din Ticareti Jean Dubuffet - Boğucu Kültür Erhan Şermet - Otoriteyi
Post-modern Tarih
"Şu unutulmamalıdır ki tarihçiler, belgelere belli bağlamlar içerisinden yaklaşırlar. Ele alınan bir metin şimdiki zaman penceresinden bakılarak çözümlenmektedir. Örneğin; geçmişte kalmış Fransız devrimine yönelik inceleme yapıp söz konusu devirle ilgili yazımını gerçekleştiren bugünün tarihçisi, ele almış olduğu metinleri, kuşkusuz kendi bulunmuş olduğu dönemin söylemleri ve bağlamları çerçevesinde değerlendirecektir. Bu durum, metne yeniden bağlam kazandırılması adını almaktadır. Dolayısıyla hem okunan metni kendi çağının söylemleri ve kişisel konumu üzerinden hem de yazılan metni bu ilişkinin bağlamından üretmiş olacaktır. Böylece geçmiş ve bugün arasındaki etkileşimi gösteren çoğul okumalar ortaya çıkacak ve tarihin nesnel yazımın olanaksızlığı aşikar olacaktır." M. Hanifi Macit & Alper İplikçi,Tarih Felsefesi
Reklam
Wilhelm Dilthey ve Hermeneutik
"Dilthey, [toplumsal gerçekliği inceleyen tüm bilimleri kapsayan] tin bilimlerinin yöntemi söz konusunu olduğunda, bilinen anlamdaki bilimsel yöntemde genellikle tekil olaylardan genellemelere gitme durumunun esas olduğunu, fakat bir bilimsel yöntemin tekilde kalmasıyla da tekilden tekile gitmesiyle de açıklama yapılabileceğini söylemiştir. Hatta ona göre böyle bir yöntem, genelleştirici bilimsel yöntemden daha açıklayıcı olabilir. Çünkü ayrımları, dereceleri, benzerlikleri, yakınlıkları, tipleri ele alan bu yöntem, yalnızca genel benzerlikleri ele alan yönteme göre daha detaylı ve farklı yönleri de ele alan bir açıklama yapabilecektir. Bu yöntem, bireylerin tekilliklerinden yola çıkarak, bu tekilliklerin karşılaştırılmalarıyla kapsamı giderek genişletmektedir." M. Hanifi Macit & Alper İplikçi, Tarih Felsefesi
Wilhelm Dilthey ve Hermeneutik
"Alman Tarih Okulu'nun, tarih bilimini ilk kez metafiziğin ve doğa bilimlerinin boyunduruğundan kurtardığını savunan Dilthey, beşeri bilimler ve doğa bilimleri arasında bir ayrım yapmıştır. Bu ayrımdan hareketle tarih felsefesi yaklaşımlarındaki genel yasalılık durumu eleştirilmiştir. Maddeci gelenek ve idealist gelenek, belli bir tarih felsefesi yaklaşımı ortaya koyarken, tüm tarihsel süreci tinsel ilerleme ya da maddeci ilerleme olarak ele almıştır. Birbirinin karşıtı olan bu iki geleneğin en temel ortak noktası, genel insanlık tarihini metafiziksel ya da doğal bir genel yasayla açıklamaya çalışmaktır. Bir diğer ortak nokta ise tarihsel alanda ilerlemenin olduğu kabulüdür. Dilthey, özellikle tarihsel alan içerisinde ilerleme gibi genel bir kapsayacı yasanın bulunamayacağını öne sürmüştür. Dilthey, tarih alanının, toplumsal durumların tüm tarihi kapsayan bir ide yoluyla açıklanma çabasının yanlış bir yönelim olduğunu ifade etmiştir. Tam aksine tarihsel alana somut olarak yönelmek gerekmektedir. Tekil tarih olayları ve dönemleri kendi tekillikleri içerisinde ele alınmalıdır. Çünkü tekil olaylar, kendi bulundukları dönem içerisinde kendi anlamlarını ve değerlerini taşımaktadırlar. Bu bağlamda, genel bir tarihsel ide elde edilemeyeceği için tüm tarihin bir ilerleme içerisinde olduğunu söylemek de olanaksızdır. Bu nedenle Dilthey ve Alman Tarih Okulu, Aydınlanmanının ilerleme düşüncesine de karşı çıkmıştır." M. Hanifi Macit & Alper İplikçi, Tarih Felsefesi
Pozitivizm
"Comte, pozitivizmin sosyal alanda yerleşmesiyle birlikte, toplumsal bir yenilenmenin, toplumların uzun yıllar içinde bulunduğu kriz durumunu ortadan kaldıracağını ifade etmektedir. Böylece sosyal fiziğin kurulmasıyla birlikte toplumsal ortamda herkes tarafından kabul edilebilecek ilkelerin var olması, toplumsal problemlerin çözülmesini de sağlayacaktır. Dolayısıyla Comte, insanlık tarihindeki genel bilimsel yasayı açıklamanın yanı sıra insanların tarihsel olarak yapmaları gerektiği şeyin de bilimsel bakış açısını doğru bir biçimde benimseyerek her alanına uygulamak olduğunu vurgulamıştır." M. Hanifi Macit & Alper İplikçi, Tarih Felsefesi
Marx'ın Diyalektiği ve Hegel'in Diyalektiği
"Sınıflı toplum yapısının karşıt sınıfları ifade etmesi ve bu sınıflar arasındaki çatışmalar, maddi dünya içerisindeki diyalektiğin ifadesidir. Ancak buradaki diyalektik, Hegel'in vurgulamış olduğu şekilde Tin'in kendisini dünya tarihinde açmasına göre değil, tamamen maddi süreçlere dayalı bir biçimde oluşmuş insan yaşamının maddi ilişkilerine göre gerçekleşen bir ilkedir." M. Hanifi Macit & Alper İplikçi, Tarih Felsefesi
Reklam
Hegel'in Tarih Felsefesi
"Tarihsel süreç, başlangıçta içerikten yoksun olan özgür Tin'in içerik kazanarak tekrar özgürlüğüne dönüş çabasından başka bir şey değildir." M. Hanifi Macit & Alper İplikçi, Tarih Felsefesi
Hegel'in Tarih Felsefesi
"Bireyin nesnel irade ile birliğinin gerçekleştiği bütünlük ise devlettir. Devlet, evrensel irade ile öznel iradenin bir olmasının ifadesidir. Hegel'e göre yalnızca 'devlet kurmuş olan halklar' dünya tarihi içerisinde yer alabilir. Devletin olduğu yerde özgürlük ve zorunluluğun zıtlığı ortadan kalkmaktadır. Çünkü Tin'in her şeyde hakim olan akılsallığı zorunluluğu ifade eder, fakat insanlar bu zorunluluğu kendi varlıklarının özü olarak, yasa olarak bilirken özgürdür. Buna bağlı olarak öznel ve nesnel irade sentezlenmektedir. Tarihte meydana gelen şeyler Tin'in tasarımı olduğu için söz konusu toplumdaki bilinç de Tin'in toplum üzerindeki bilincidir. Böylece Tin'in özgürlüğe ilerlemesi insanla başlasa da onun özgürlüğe ulaşması tüm insanlıkla gerçekleşir." M. Hanifi Macit & Alper İplikçi
Hegel'in Tarih Felsefesi
"Kendisi canlı olan Tin, kendi kendisini bilgisinin nesnesi yapmaktadır. O, kendi kendisini düşünmekte, kendi içeriğine erişmektedir. Doğası gereği Tin, kendindedir ve özgürdür. Buna göre Tin veya Akıl, Hegel açısından özü itibarıyla mutlak özgürlüğe sahiptir. Tin'in başka nitelikleri de vardır, ancak bu nitelikler içerisinde en temel olanı özgürlüktür. Tin'in esas gerçekliğinin özgürlük olduğu ise Hegel açısından felsefe ile elde edilen bir bilgidir. Bu esas gerçeklik ise ancak zıttı aracılığıyla bilinebilir. O, kendisini tam karşıtı olan şeyde ifade etmektedir. Onun tam karşıtı ise maddedir. Tin, kendi zıttını kendi içinde barındırmaktadır. Bu zıttı aşarak kendini bilmeye, kendine geri dönmeye çalışmaktadır. Tarih ise Tin'in kendini bilmek için, zıttını aşma sürecinin görüntüsüdür. (...) Hegel'in ifade etmiş olduğu diyalektik süreçte sentez gerçekleştiği zaman karşıtlık ortadan kalkacaktır. Sentez, Tin'in bilince ulaşmasıyla gerçekleşmektedir." M. Hanifi Macit & Alper İplikçi, Tarih Felsefesi
"İlerleme düşüncesinin Tanrı öğretisiyle ilgili olduğu da sürekli ifade edilen bir görüştür. Bu görüşün kökeninde Yahudi-Hıristiyan geleneği vardır. Onun temelinde de Yahudi gizemciliği bulunmaktadır. Bu gizemcilik insanın ahlaki anlamda, ama aşamalar kat ederek olgunlaşması ve bunun sonucunda Tanrı katına geri dönüşünü ifade eder." M. Hanifi Macit & Alper İplikçi, Tarih Felsefesi
Reklam
Tarih Felsefesi
"Çağdağ tarihin kurucuları olarak ifade edebileceğimiz Aydınlanma Çağı'nın akılcıları, Yahudu-Hıristiyan erekselciliğini baş aşağı ederek erekselci görüşü laikleştirmişlerdir. Bir başka ifade ile ilerlemeci tarih, Hıristiyanlık kaynaklı çizgisel tarih anlayışının modernist kavranışı veya ifadesidir." M. Hanifi Macit & Alper İplikçi, Tarih Felsefesi
Resim