Mustafa Kemal 8 Ağustos 1915'te Anafartalar Grubu Kumandanı oluyor. İşte bu savaşlar esnasında bir gün subaylar ve askerler arasında şu havadis yayılıyor: ''Düşmanlar zehirli gaz kullanacakmış.'' 1. Cihan Savaşı'nda bu en korkunç maneviyat bozucu bir haber niteliğindedir. Mustafa Kemal diyor ki: ''Ben düşündüm, buna karşı koyacak herhangi bir tedbire ve vasıtaya o zaman Türk ordusu malik değildi. Derhal şu fikri ileri sürdüm. Düşman zehirli gazı kullansa da bize tesir etmez, çünkü onlar deniz kenarındaki düzlük ovada, biz ise daha yükseklerdeyiz. Bu haber ordu birlikleri arasında yayıldı. Hakikaten düşman ufak bir deneme yaptı ise de, o sırada rüzgâr istikametinin değişmesi de bize yardım ederek, bu gaz belasından kurtulmuş olduk, böylece de erlerimizin maneviyatı, bize inançları kuvvetlendi.''
1918 yılının temmuz ayını kapsayan günlük hatıra defterleri, Mustafa Kemal'in Karlsbad'da ''Geçen Günlerim'' başlığı altında altı deftere yazdığı hatıralarıdır, yalnız 6. defter Karlsbad'dan Viyana'ya geldiği gün bir sayfa olarak yazılmıştır. Diğer sayfalar boş kalmıştır. Eski harflerle yazılmış bu beş defterde has isimler ve bazı deyimler Fransızca olarak kaydedilmiştir. İki günlük yazılar da tamamen Fransızcadır. Mustafa Kemal Atatürk, askeri, siyasi ve sosyal meseleler üzerinde fikirlerini açmakta ve özellikle okuduğu kitaplardan aktarmalar yapmaktadır. Ancak bunlarda kendi fikirlerini çoğunlukla belirtmemektedir.
Reklam
Ümitsiz durumlar yoktur, ümitsiz insanlar vardır
Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, memleketi kurtaracağız! Bizi öldürmek değil, canlı mezara atmak istiyorlar. Şimdi çukurun kenarındayız. Son bir cesaret belki bizi kurtarabilir; zaten başka türlü de dönüş imkanı yoktur!…
1918'de Nutuğun İlk Fikri
Âtîde sükûnetli ve tamamen bîtaraf bir vaziyette ve bir köşede kendi âlemimde yaşamaya muvaffak olursam, ihtimal o zaman hatırat-ı hayatımı yazmak benim için bir meşgale olacaktır.
Türklerin Çanakkale'deki zaferlerini gördükten sonradır ki, Bulgaristan Türk dostlarıyla beraber harbe girmek lüzumuna inanmıştır. Eğer Kafkasya'da, Mezopotamya'da, Palestin'de nihayet bütün Türkiye hudutlarında, Türk ordusu önündeki Rus, İngiliz ve Fransız kitlelerini tutmamış olsaydı ve eğer Türkiye memleketinin bazı kısımlarını feda etmeseydi, Alman ordusunun bugünkü gibi dayanabilmesine inanılır mıydı? Matmazel, hayır! Bu hakikatın Türklerin büyük bir kısmı tarafından bile bilinmemesi ne kadar esef vericidir!
Mustafa Kemâl'in Okuduğu Kitaptan
Profesör: "Maziye bağlı kimseler vardır. (néant-nan) hava muhafazakârları. İstikbale merbut kimseler vardır: Hava peygamberleri, zaman-ı halde yaşayan tebdil-i şekil etmiş maduniyet kalıyor. (Hiç)" Bunun üzerine genç kız diyor ki "Siz hiçbir şeye inanmıyorsunuz! Ha evet, inanıyorsunuz: Hiçe!"
Reklam
82 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.