.
Çok sayıda aile çocuklarını terbiye etmenin, onların ruh sağlıklarına zarar vereceğini düşünüyor. ‘Ben Nesli’, ‘Ben! Ben! Ben! Nesli’ni yetiştiriyor.
.
Bu kişiler herkesi ve her şeyi kendi ihtiyaçlarını karşılayan araçlar olarak görüyor, işler istedikleri gibi gitmeyince de öfkelenip saldırganlaşıyorlar.
.
Janis Joplin, ünlü mısrasıyla Ben Nesli’nin içinde bulunduğu çıkmazı şöyle özetliyor:
“Özgürlük, kaybedecek hiçbir şeyim yok demenin bir başka yoludur.”
.
Ben Nesli hiçbir şeye bağlanmayan ve kendi içine kapalı cemiyetlerden uzak duran bir kültür oluşturdu; hiç kimseye de güvenmiyor. Egemen olan fikir; “Onlar sana yapmadan; sen onlara yap!”
.
Günümüzde filmlerin sadece dört konusu var:
“Kendine inanarak her şeyi yapabilirsin”,
“Aslında özümüzde hepimiz aynıyız”,
“Aşk hepimizi ele geçirir”,
“İyi insanlar kazanır.”
Bu filmlerin hepsi günümüzde yaygın bir konu olan bireye odaklanmaya yoğunlaşıyor.
Eğer Ben Nesli, kendi çocuklarına bireyci olmayı öğretirse çocuklar ergen olduğunda, ebeveynler ve gençler arasında çıkacak irade savaşına hazırlıklı olmakta fayda var.
.
Birçok araştırma, narsistlerin aşağılandıklarında ya da reddedildiklerinde etrafa saldırdığını ortaya koydu. Columbi-ne Lisesi’ndeki silahlı saldırganlar Eric Haris ve Klebold, en popüler narsisizm anketindeki ifadelere benzer beyanlarda bulunmuşlardı.
Bence medya, mükemmel olmamız konusunda üzerimizde çok büyük bir baskı oluşturuyor ve bu da endişe ve depresyona yol açıyor. Televizyonlarda ünlüler, güzel ve tasasız kişiler olarak resmediliyor. İnsanlar gün geçtikçe televizyonda gördükleri kişilerin birer kopyası olabilmek için daha çok zaman harcıyor.” İşte burası “Her şey olabilirsiniz” sloganının çıkış noktası ve gerçek tam da burada, endişe ve bunalımla kesişiyor.
Bazı yaşlılar da tıpkı gençler gibi depresyona giriyorlar, ancak elimizde depresyonun ve anksiyetenin, genç nesiller arasında daha yaygın olduğunu belirten çok sağlam kanıtlar var.
Araştırmalara göre, doğduğunuz, dönem karakterinizi, içinde yetiştiğiniz aileden daha çok etkiliyor. Ya da, bu fikri öngörmüş bir atasözünün de dediği gibi: “İnsan, içinde yaşadığı çağa, babasına benzediğinden daha çok benzer.”
.
Sanki sevgiye aç gibiyiz. Siyaset bilimci Robert Lane, “Sıcak ikili ilişkilerde, hemen ulaşabildiğimiz kapı komşuluğunda ve güvenilir aile hayatında belirgin bir düşüş var” diyor.
.