Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
PARÇALANMAYA DOĞRU
İsrailoğulları tabiatları gereği fesada ve isyana çok açık bir kavim oldukları için Kral Süleyman'ın döneminin geçmesi- ni zor beklediler. Nitekim Kral Süleyman M.Ö. 928'de vefat edince, onun otoritesiyle bastırılmış fesat bir anda patladı. Kuzey halkları hemen isyan etmeye başladılar. Bu isyan sonucu devlet kuzey (Samarya merkezli) ve güney (Kudüs merkezli) olarak ikiye ayrıldı Yeni kurulan Kuzey İsrail devletinin baş- kenti Samarya oldu. Dan ve Betel bölgesinde paganlık ve putperestlik aldı başını gitti.
Sayfa 195 - Hayat YayınlarıKitabı okuyor
Bugün «Kenânlılar» diye bildiğimiz bir Arap kavmi tâ M.Ö. 3,000 yıllarında orta Arabistan çöllerinden yukarı doğru çıkarak ulaştıkları noktada kurdukları kente (o zamanki tanrılarından ötürü) «Orosalem» demişlerdi. Tarihte Arami ya da Bâbil kökenli kelimeler olarak «Varva Salem» ve «Yargo Salem» diye de geçiyor. Gene Kenânlıların bir kolu olan Jebusitler'den ötürü, M.Ö. 1,400 dolaylarında Kudüs'e «Jebus» dendiğini de biliyoruz. Kenân diyarı iki-yüz yıl sonra İbrani işgâline uğradı. M.Ö. 1,000 dolaylarında Kral Dâvud, yerli halkla birlikte, Judah ve İsrail kabilelerinin bir çeşit federasyonunu kurmayı başardı. Bu federasyon onun oğlu Süleyman'ın ölümüyle dağıldı ve ortaya çıkan iki ayrı krallığın birinin başkenti Kudüs, ötekininki de Samiriye (Samaria) oldu. Her ikisi de Asurlular'ın batıya' yönelişleriyle yıkıldı. Bâbil Kralı Nebukadnezar da Asurluları ezip kenti ve Süleyman'ın Tapınağını yerle bir etti. Yaşamlarını yitirmeyen İsraillilerin Bâbil'e götürülmeleri ve orada kölelikleri M.Ö. 586'da başlar. Pers Imparatoru Sirus onların ancak yarım yüzyıl sonra geriye dönmelerine izin verdi. Ama ancak bir kısmı döndü. Birbirini izleyen bu işgâllerde yerli halkın bir bölüğü toprağından hiç ayrılmadı. Kudüs'te kalan Kenânlılar, onların kolu Jebusltler, hattâ kuzeyden inen Hititler Kudüs'ün ve Filistin'in yeril halkını oluşturmağa devam etti.
Sayfa 4 - Yonca MatbaasıKitabı okudu
Reklam
Tüm Dünyanın Sevinci - Kudüs..
«Kudüs» bir kentin adı olmaktan çok daha öte bir anlam ve değer taşır. Üç monoteist dine, yani Yahudiliğe, Hıristiyan­lığa ve Müslümanlığa inananlar için «Kutsal Kent»tir. Yahudiler kentin adının ilk kez Tevrat'ta geçmesiyle kutsallığı ve ebedili­ğinin Kral Davud ve Salamon (Süleyman) yönetimiyle bağlan­tılı olduğuna inanırlar. Gerçekten,
Giriş bölümünden
İsrail'de aldığı talimat uyarınca Kamil sinagoglara gitmek­ten kaçındı ve Yahudiliğin uygulamalarından uzak kaldı. Ancak Filistinli mültecilerin Şam'daki Yahudilerin evlerini nasıl ele ge­çirdiğini ve her açıdan nasıl bir Filistin mahallesine dönüştür­düklerini görünce kalbi sıkıştı. Eli Cohen olarak İskenderiye'deki anılarını
Davut (veya David) 40 yıllık bir hükümdarlıktan sonra öldü. M.Ö. 1000 yılında öldüğünde 70 yaşındaydı ve ölmeden önce oğullarından Süleyman' (Solomon) tahta çıkarmış ve kral ilan etmişti. Süleyman zamanında İbrani Krallığı gerek ekonomik, gerek siyasi bakımdan büyük gelişme göstermiş ve güçlü bir devlet haline gelmiştir. Süleyman zamanında
Sayfa 20 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
_Türkler, hür ve bağımsızdırlar. Gururları çok yüksektir. Gururludurlar fakat asilzadelik taslamazlar. Türklerin karakterinde büyük tezatlara rastlanır. Hem sert ve dik başlı hem de yumuşak ve sabırlıdır. Yırtıcılığı İskitlerden, yumuşaklığı da Yunan'dan almışlardır. Fetihçi ve cahil olduklarından bütün uluslara tepeden bakarlar. Aralarında
Reklam
Her Şey Babil'de Başladı MÖ 1800'lü yıllarda Mezopotamya'da oluşturulmuş Ham- murabi mevzuatında, nesilden nesile aktarılmış en eski kanun- larda, evlilik ve aile konusu birkaç paragrafta düzenlenmişti. Babil'de tapınak merkezli ekonominin tasviyesi ve özel mülki- yetin yagınlaşması aile reisinin konumunu
Fransa kralı Osmanlı elçisinin önünde eğildi
Kasım 1669'da Fransa ile bağlı yeniden kurmak isteyen Sultan 4 Mehmet Süleyman Ağa'yı Paris'e gönderdiğinde, son zaferlerinin parıltısını taşıyan 14. Louis onu ihtişamlı bir şekilde karşılamak istedi. kamuoyu Osmanlı temsilcisinin aylardır bekliyordu. Kraliyet ailesi Boğaziçi adetleri konusunda birçok kişiyle görüşmüştü. Protokol
Sayfa 277Kitabı okudu
Mohaç Muharebesi
O devirde Macar ordusu için en kati harbi kazanacak askeri sınıfın süvari olduğu ve bütün harp tabiyesinin bu sınıfın harp şekline göre tespit edildiği düşünülürse atlı kuvvetlerin tek stratejisi ise, taarruz olacağına göre bu kararları tabii idi. Macarların hücuma geçtiği haberi üzerine padişah İbrahim Paşa'yı Rumeli kuvvetleri ile ilk safta bu hücumu karşılamaya memur etti ve bundan sonra Türk ve Macar süvarileri arasında şiddetli çarpışmalar başladı. Macar zırhlı süvarisinin hücumu çok şiddetli idi. Savaş bir müddet değişik safhalar gösterdikten ve bir aralık Rumeli sipahileri geriledikten sonra harbin neticesi üzerine müessir olan Hüsrev ve Bâlî beyler bulundukları yerden çıkıp Macar ordusunun yan ve gerilerine taarruzları, sonra da Türk topçusunun hep birden mermilerini düşman üzerine yağdırmaları kısa zamanda galibiyeti sağladı. Kesin bir imha savaşı neticesinde o gün guruba kadar Macarlardan 20.000 piyade ve 4.000 süvari maktul düştü. Kral Lajos ile belli başlı kumandanlar da maktuller arasında idi. Osmanlı ordugâhında zafer şenlikleri sabaha kadar sürdü...
İsrail ve Yahuda Krallığı:
''Süleyman'ın geniş şantiyeleri, sarayının bakımı, sürdüğü görkemli yaşam, uyruklarının zorunlu çalışmalarından ve soyulmalarından kaynaklanıyordu. Bu nedenle, saltanatının sonlarında, Filistin'de durumun çok gergin oluşu hiç de şaşırtıcı değildir. Kral, kuzey boylarının çıkarlarını umursamadığı ve yalnızca Yahuda aristokrasisini kayırdığı için bu gerginlik daha da artıyordu. Bu hoşnutsuzluk en büyük İsrail boyu olan Efraim'in isyanıyla noktalandı. Ayaklanma bastırıldı, ama Süleyman'ın ölümünden sonra tekrar başlayan ayaklanma, devletin M.Ö. 935 yılında iki krallığa (Yahuda ve İsrail) bölünmesiyle sonuçlandı. İsrail krallığı iç savaşlarla altüst oldu. Elli yıl süren düşmanlıktan sonra taht halk milislerinin komutanı Omri'nin eline geçti (M.Ö. 890). Onun yönetim dönemi krallığın tarihinin en parlak dönemi oldu. (..) Bu hükümdar ve ardılları Fenike ile sürekli ilişkideydiler ve İsrail'i boyunduruk altına almak isteyen Damas'ın (Şam) Suriyeli krallarına karşı başarıyla savaşıyorlardı. Ama içerde durum karışıktı. Ağır vergilere, uzun bir kuraklığın ardından gelen açlık eklenmişti. Köylüler ayaklandılar, ayaklanma orduya da sıçradı. Omri'nin saltanatı yıkıldı ve krallığın durumu kötüye gitmeye başladı.''
Sayfa 169Kitabı okudu
Reklam
" Tarihte hikmet [bilgelik] ile nitelenen ilk kişi Lokman el-Hakîm’dir. Nitekim Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: 'And olsun biz Lokman’a: Allah’a şükret diyerek hikmet verdik.' Lokman el-Hakim, Dâvud (a.s) zamanında yaşamıştır. Her ikisi de Bilâd-ı Şâm’da ikamet etmişlerdir. Denildiğine göre Yunanistanlı Empedokles, Lokman el-Hakîm’e sık
Türkiye Yazma Eserler Kurumu - (Lokman Suresi 12.ayet)
26 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.