En iyisi çok okumalı ve bu soruların(dinle ilgili) cevaplarını kendim bulmalıydım. İşte o yaşlarda(14-15) başladım bu konuda okumaya ve hala okuyorum. Bitiremedim bir türlü. Kur’an, İncil,Tevrat,Mevlana, Yunus Emre, Budizm ve daha neler neler.Din felsefesi ve Tasavvufu çok sevdim. Babamın bana 15 yaşındayken hediye ettiği Kur’an hala
Bu kitabı okuduktan sonra mesleğimi seçtim. İster psikoloji ile ilgili olun, ister olmayın, her insanın o dünyanın derinliklerine inmesini sağlayan, belkide orada gördüklerinden dehşete düşüren bir kitap. Bir psikiyatristin anılarını okumanın bana böylesine ilham verebileceğini hiç düşünmemiştim.
Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu'nun, Fadi, Fatoş Kenan Baran ve Handan adlı hastalarına verdiği seanslardan oluşan gerçek bir hayat hikayesini kaleme aldığı kitap nedense beni
Madalyonun İçi (Bir Psikiyatrın Not Defterinden) kitabı kadar etkilemedi.
Gülseren Budayıcıoğlu'nun 2015 yılında çıkardığı son kitap olan bu kitap beni Madalyonunn İçi kadar etkilemese de kitapta Psikiyatrist Yazarımız insanı ilişkilerini ve kaderi gerçek bir hikayeden o kadar güzel anlatmış ki okurken merakınızı bir an olsun yitirmiyorsunuz.
Aldıktan uzun zaman sonra okuduğum ve incelemesini unutup geç yaptığım kitap şehrim olan Ankara’da ve bildiğim yerlerde geçtiğinden kaynaklı kendini sevdiren bir kitap.
Her bir karakterin yaşadığı olumlu yada olumsuzlukları ve değişim sürecini göreceğiniz kitapta karakterlerin dirilişini de görmek mümkün.
Yazar'ın önsözde de belirttiği gibi, Kral Kaybederse'nin bir yansıtma görev üstleneceğini umuyor ve okurken karakterlerimizin yaşadığı bazı duyguları kendinizde görüyorsunuz.
Son olarak Kitabı okumayanlar için söyleyeceğim kitabın edebi yönü fazlaca tartışılır olmakla birlikte birçok kitap gibi kitabı okumadan bana ne katıcak diye düşünmenizi tavsiye ediyor ve kitabın deneysel bir kitap olduğunu okumayanlara bildirmek istiyorum.
Kral KaybederseGülseren Budayıcıoğlu · Remzi Kitabevi · 201516.9k okunma
Kitap hakkında Prof.Dr Cengiz Güleç'in yorumundan bir parça "Bu kitap bir edebiyat yapıtı. İnsan ilişkilerindeki sorunlara ve insanın içsel yaşantılarına, değerler dünyalarına odaklanmayı meslek olarak seçmiş bir uzmanın, bunu nasıl bir estetik duyarlılıkla başarabildiğini maalesef Türk dilinde sıkça görebilmiş değiliz." Doğru söze ne denir!
"Eğer okuduğumuz kitap bizi kafamızın ortasına inen bir yumruk gibi sarsmıyorsa, niye boşuna okuyalım ki?
Bizi mutlu etsin diye mi? Tanrım! Mutlu olmak için kitap okuyorsak hiç kitabımız olmasın daha iyi; bizi mutlu eden o kitapları yeri geldiğinde kendimiz bile yazabiliriz.
Bizi yıkıma uğratan ve derin bir kedere boğan kitaplar okumalıyız;
“Ölmek için çok genç değil miyim?”
O zaman ben de çok gençtim ve ona, “evet ölmek için çok gençsiniz,” diyememiştim.Halbuki tam da gerçek buydu.O ölüyordu ...