Savaş edebiyatı türlerini her ne kadar pek sevmesemde yazarın bu kitabından etkilenmemek mümkün değil . Yaşamının 3 yılını Nazi Almanyası’nda toplama kampında geçiren yazar burada geçirdiği süreyi bir mağdur olarak yaşarken aynı zamanda da bir gözlemci olarak durumunu Logoterapi metoduyla anlatarak gözler önüne seriyor. Ailesiyle birlikte aynı kampta olup onlara asla yaklaşamayan iletişim kuramayan yazar ailesini buradaki ağır koşullar yüzünden kaybediyor. 3 yılın sonunda yaşayan kısıtlı bir azınlık olarak kamptan ayrıldıktan sonra 9. Günde bu kitabı yazmaya başlıyor. Kısacası yazarın yaşam mücadelesini ve yaşamını, hayatta kalmak için verilen çabayı iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Son olarak çok beğendiğim bir kitap oldu İnsanın Anlam Arayışı. Herkesin okuması dileğiyle. İyi okurlar.
Popülistler, yıllardır seçkinler tarafından mağdur edilmiş “gerçek halk” adına görev isterler ve iktidara geldikten sonra da mağduru oynamaya devam ederler. Çoğunluklar, mağdur azınlıklar gibi davranırlar. Geçmişin mağduriyetleri adına, “alınan önlemlerin” yeni mağdurlar yaratması umursanmaz. Önemli olan popülistlerin kendi kitlelerini konsolide etmeleridir. Konsolidasyon için haksızlığa uğramak ya da intikam peşinde koşmak kadar birleştirici sosyal zamklar azdır.
Okunacaklar listemde orta sıralarda yer alan bir kitaptı, seçimlerden sonra kronolojiyi değiştirip öne aldım. Levent Üzümcü, Avrupa Yakası'nın Cem Onaran'ı; dizi hasebiyle kafamızdaki genel müdür (fotoğrafçı), medeni ve iyi eğitimli abimiz. Siyasi görüşlerine tam olarak hakim olmayarak başladım kitaba. Muhalif olduğunu biliyordum ama ne
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün, savaşın, şiddetin ve ayrımcılığın mağdur ettiği GAZZE'Lİ ANNE VE KADINLARA umut olmasını diliyorum. Kadının öz değeri ve sahip olduğu haklar konusunda etkin bir farkındalığa ve küresel boyutta şefkat ve merhametin hakimiyetine vesile olmasını temenni ediyorum. Eğer DÜNYA KADINLARI bugün bukatliama dur diyemiyorsa EMEKÇİMEMEKÇİ kadın edebiyatı yapıyorsa, pahalı lüks mekanlarda kutlama yapıyorsa, SAMİMİ DEĞİLSİNİZ
mağdur edebiyatı, fakirlik edebiyatı, travmalarım var /ben böyleyim ya adlı aptalca şeyler üzerine eleştiri yapmak yerine herkesin eşit, kabul edilebilir olduğu düşüncesi midemi bulandırıyor!
Normalde beğendiğim kitaplara inceleme yazarım genelde, bu sefer ise neden sevmediğime dair yazacağım ki kendime not olarak burada dursun~
İlk kez Tarık Tufan'dan bir kitap okudum. Kendisini Tutunamayanlar'ı okurken birisi önermişti "böyle karışık dilleri, iç anlatıları seversin" diye ki evet tamamen dopdolu bir ruh hali
Spoiler...
Her 75 sayfada bir hayatının aşkını buldu sanıp başka birisiyle evlenen ve farklı kişiler ile sevişip kürtaj olan aldatılınca mağdur edebiyatı yapıp krize giren üzerinde Yengeç burcu kararsızlığı ve memnuniyetsizliği olan, yaşadığı hiçbir şeyden memnun olmayan, mutsuz ve şımarık Aylin'in hayat hikayesi ben beğenmedim hayal kırıklığı yaşadığım bir kitap oldu