Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Romanda iki şeyi aynı anda anlatır Atılgan. Birincisi, hep söylenen şey: insanı zorunlu çalışmaya, gündelikliğe, yapaylığa mahkûm eden orta sınıf yaşamına yönelik bir başkaldırı öyküsüdür Aylak Adam. Ama bu öykünün içinde, kahramanı bazen kibre bazen de hınca hapseden bir incin- mişlik öyküsü de kıpırdıyordun Aylak Adam'ın önemi de Türk edebiyatının ilk toplum karşıtı kahramanlarından birini yaratmaya cesaret etmiş olması kadar toplum karşıtı kahramanının başkalarıyla ilişkisindeki derin incinmişliğe de işaret etmesinden, romanında bu iki öyküyü aynı anda inandırıcı kılabilmiş olmasından, dış kaleye olduğu kadar iç kaleye de eleştirel bir gözle bakabilmiş olmasından kaynaklanır.
Sayfa 142 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Güçlü romanlar, "eziyet eden, hor gören, alay eden, çaresiz bırakan, baskı yapan, istismar eden onlar"ı yargılayanlar, yapıtlarının bir köşesine bir mahkeme sahnesi kuranlar arasından çıktı. Ama güçlü romanların, yazarın "onlar"ı aynı zamanda kendinde, kendi yapıtında kıstırmasına imkân tanıdığı için güçlü olduğunu da unutmayalım. "Onlar"ı kendinde kıstırabilmek: Edebiyattan aldığımız zevkin bir bölümü bunu yaparken harcadığımız emeğin ödülü olabilir mi acaba?
Sayfa 17 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yarayı ancak açan iyileştirebilir; ama o da iyileştirmeyecektir.
Başkasının yargılayan bakışları karşısında aşırı kırılganlık: "İnsanlara, ancak benim yanımda oldukları zaman güveniyordum. Benden ayrılınca beni yargılamaya başlayacaklarını ve tekrar bana döndüklerinde, artık eski sevgilerinin tükenmiş olacağını düşünerek korkuyordum. İnsanlara çok önem veriyordum aslında. Benim için ne düşünecekler diye içim titriyordu."
Sayfa 62 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Tutunamayanlar
Selim Günseli'ye, Günseli Selim’e gecikmiş; Selim öldüğüne göre, Turgut'un Selim'i anlama çabası zaten gecikmiş. Bazı şeyleri söylemek için geç kalınmış; bütün konuşmalar "kalabalık ve boşuna" olmaya yazgılı. Ortada bir ölü var çünkü.
Sayfa 61 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Tutunamamışlığın, anlaşılmamanın, tutunamayanlar arasında bile kendine bir yer bulamamış olmanın insana ne kadar acı verdiğini anlatıyordur Atay. Acıyla kabuğuna çekilmiş, o kabuğun içinde yaşayamayacağını anlayınca canına kıyan kırılgan insan: konu bu. Üstelik çoğu melodrama damgasını vuran "artık çok geç!" duygusu romanı baştan sona kat ediyor.
Sayfa 61 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Günlüğüne de şöyle yazar Selim: "Bütün öfkelerimi toprağa götüreceğim. Yaşarken de anlatamadım kimseye. Hele bu yabancıların saçma tavırlarımı soğuk bir suratla değerlendirdiklerini sezmiyor muyum, ölmekten beter oluyorum. Neysem. ne olduysam daha iyisini dosyalarından çıkarıp burnuma dayıyorlar sanki. Az gelişmiş öfkeme de burun kıvırıyorlar, dudak büküyorlar."
Sayfa 57 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Yusuf Atılgan Dostoyevski kadar varoluşçuluğun da izini taşıyan romanlarıyla -gönüllü sürgünlükle incinmişlik arasında gidip gelen aylak adamı, aynı anda hem mağdur hem cani olan Zebercet'iyle- Dostoyevski’vari bir yeraltının Türkçedeki en çarpıcı örneklerini vermişti.
Sayfa 14 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Her şeyi anında parodileştiren, akıl yürüterek yenemediğini şakanın gücüyle değersizleştiren, inançsızlığını başkalarını eleştirmeye değil, küçük düşürmeye adamış sinik alaycılık.Her problemin hakkından bir sözcük oyunuyla gelen bir hafifseme tekniği. Doğruyla bağını çoktan koparmış bir maske düşürme merakı.
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bu kitaptan sonra "Nurdan Gürbilek telefon rehberi yazsa oturur baştan sona okurum." dedim. Kitabı alırken Tutunamayanlar'ı bitirince okuma planım vardı ve kitapçıdaki kadınla kitabın yeri hakkında konuşmuştuk. edebiyat eleştirisi kategorisinde ararken sosyolojide olması değişik geldi o an. oysa diğer Nurdan Gürbilek kitaplarını da sosyoloji rafından almıştım. Tutunamayanlar eleştirisi diye şartlandığım için bu defa şaşırdım galiba. özetle her iki yerde de sırıtmadan duran ve dolu dolu hakkını veren kitaplar diyeceğim ama güzel şeyler demek bile yetkimi aşıyor ben kim eleştirmek kim? "Hepimiz yaşamışızdır: üzerimizde bıraktıkları iz ne kadar gerçek olursa olsun, yoğun duygularımızı başkalarına anlatırken birden efektleştirir, duyguyu duygu taklidine dönüştürüveririz. duyguyu sanki kendi sahteleşme potansiyelinden korumak için bir alay kabuğunun içine gömmek istemiş gibidir Atay" İlk cümle her şeyden bağımsız yeterince toplumsalken ikinci cümle ile Tutunamayanlar'ın kara mizahına indirgenebiliyor aniden. Bu yüzden galiba sosyoloji mi edebiyat eleştirisi mi kararsızlığı. Sonra ikisini tek cümlede, aynı potada eritiyor: "Dostoyevski kahramanları parayı yokluktan kurtulmanın kendisinden çok, yokluğa eşlik eden sıradanlıktan, sıradanlığın getirdiği utançtan kurtulmak için ister." -bir ayrım yapmak güç- "Okumuş yazmışların hayal kırıklığında çağın ruhunun payı olduğundan söz etmiştim" cümlesi ise "evet sosyoloji doğru raf" dedirtiyor.
Mağdurun Dili
Mağdurun DiliNurdan Gürbilek · Metis Yayıncılık · 2008265 okunma
796 öğeden 521 ile 530 arasındakiler gösteriliyor.