Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hikmet'in söylediği gibi "gerçek, başkalarının bize uygu­lamaya çalıştığı tatsız bir ölçüyse eğer, bu tatsız ölçüyü bir süreli­ğine askıya alabildikleri için, ölçünün belki bir gün sahiden geçer­siz olabileceği daha özgür bir dünyayı haber verirler. Yine Hikmet' in dediği gibi "bütün mesele kelimelerse" eğer, insanın "kelimeler­le yeni bir akıl kurmayı" denediği, daha özgür bir dünyanın pekâlâ olabileceğini hissettirir bize Atay’ın yapıtları.
"Olanaksızlık, taştan bir duvar demektir."
Sayfa 145
Reklam
Anlatının bu sembolik dili kurt için de bir mesaj içerir,ormana girmiş veya yoldan çıkmış her çocuğa şiddet uygulamak mubah hale gelmiştir. Onun saldırısı,sorgulanamaz, legal bir cezalandırma yöntemi olarak toplumsal yapının sopasına dönüşmüştür. Bu nedenledir ki kadınların kılık kıyafetleri,saldırıya uğradıkları zaman ve mekân gibi değişkenler, onların şiddeti hak etmeleriyle sıklıkla ilişkilendirilir. Şiddetin kaynağı sorgulanma alanına dahil edilmez. Mağdurun mağduriyeti üzerinden bir ahlaki yargılama yapılır. Kırmızı Başlıklı Kız masalında, kurdun korkunç planı,saldırısı bu yolla içselleştirilmiştir, onu eleştiren bir yaklaşım sergilenmez. Kurtların veya onların temsil ettiği eril cinsiyetçi saldırganların saldırma nedenleri masal konusu değildir. Şiddet ve şiddet uygulayanların kimliği perde ardında karanlıkta kalmaktadır. Bu tür şiddet olayları haberleştirilirken dahi, saldırganların değil saldırıya uğrayanların yüzleri ve isimleriyle sunulur.
Aylak Adam'ı kahramanının intiharıyla bitirmek istemiş, fazla "dramatik" olur kaygısıyla vazgeçmişti Yusuf Atılgan. Onun yerine, C.' nin başkalarına bir şeyler anlatma umudunu hepten yitirdiği, kapılarını herkese kesin biçimde kapattığı bir sonu tercih eder. Şöyle biter roman: "Sustu. Konuşmak lüzumsuzdu. Bundan sonra kimseye ondan bahsetmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı."
Metis Yayınları
172 syf.
4/10 puan verdi
11. sınıfta arkadaşımın tavsiyesiyle okumaya başlamıştım ve okuduğuma pişman olduğum nadir kitaplardan birisi. Kitap tamamen faili masum çıkartmaya yönelik yazılmış gibi. Mağdurun kitap sayfalarında hiç yer almaması da cabası. Hırsızlık, dolandırıcılık ve tecavüz gibi mide bulandıran suçları işleyip kitap sonunda da bunlardan çocukluk hatası diye bahsedilmesi tüylerimi diken diken etti. Genel olarak kitabın dili de sinkaf barındırıyor oldukça. Bu sebeple kitabı okuduğum her an rahatsız hissetmekten alıkoyamadım kendimi.
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200992,1bin okunma
Yazarın Sevdiği Yazarlar
"Atay'ın en sevdiği ve kendi deyimiyle 'tutunduğu' iki yazardan biri Kafka, diğeri Dpstoyevski'dir."
Sayfa 14
Reklam
"Bakış" bölümünde, başkasının bakışına maruz kalmanın yabancı bir dünyada insanı bir gölge gibi izleyen bir bakışa mıhlanıp kalmak, o bakışı içselleştirmek anlamına geldiğini söyler Sartre. Kendimi görürüm, çünkü biri beni görüyordur. Beni düşman bir dünyanın orta yerinde savunmasız, incinebilir, çırılçıplak bırakmıştır. İnsanın giyinmesini de kendini bakıştan kurtarma çabasının metaforu olarak kullanır Sartre. İnsan giyinerek çıplaklığını gizlemek, utançtan kurtulmak, bir bakıma "görülmeden görme hakkı"na sahip olmak ister. Bakışın nesnesi değil, yalnızca öznesi olmak; görülen değil, yalnızca gören olmak ister.
Atay’ın en sevdiği, kendi deyişiyle "tutunduğu" iki yazardan biri Kafka, diğeri Dostoyevski’dir. Düşünce dünyasına romanlar aracılığıyla girdiğini söyleyen, birçok sorunu edebiyat üzerinden tartışan Meriç de yakın bir dostuymuş gibi söz ettiği Dostoyevski'yi ("Dosto") büyük kılavuzlarından biri sayar.
Sayfa 14 - Metis YayınlarıKitabı okudu
'' Istırabımızı sanatımıza gömelim" İşte kalem, işte ıstırap albayım.... ''
Israrla soruyor gibidir Dostoyevski : suçu işleyen mi suçlu, yoksa onu aklından geçiren mi? Öldüren mi suçlu, yoksa kan dökme eylemini felsefi açıdan mümkün kılan düşünce tarzının kendisi mi?
796 öğeden 511 ile 520 arasındakiler gösteriliyor.