Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Öncül Dostoyevski
... Dostoyevski'nin, insan zihninin Freud tarafından "bilinçdışı" olarak kavramsallaştırılan, kendisininse "öteki" olarak ifade ettiği vahşi alt katmanlarına birçok yazarlardan daha yakından bakabildiği doğru. Ama burada baba katilinden, bunun doğurduğu suçluluk duygusundan çok daha fazlası var. Uygarlığın huzursuzluklarını Freud'dan önce anlattığı, bilinçdışı denen düşmansı ötekiyi ondan önce fark ettiği, kısacası Freud'un kuramını Freud'dan önce delillendirdiği için değil, bence oradaki huzursuzluğu farklı bir gözle görmemizi sağladığı için, ister babayla oğul, isterse Tanrı'yla kul arasındaki çatışma olsun, karşıtlığa ısrarla gurur yarası açısından baktığı için sarsıcıdır Dostoyevski.
Sayfa 46 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Neden Oğuz Atay okumalıyız?
Acının bir inandırıcılık kaybına yol açmadan, acı çekeni küçük düşürmeden, onu aynı zamanda yüceltmeden nasıl anlatılacağını sorun edinenler için muazzam bir ufuk sunar yapıtları.
Sayfa 14 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
176 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabın ismindeki "mağdur" kelimesi kendini dışlanmış, aşağılanmış, görmezden gelinmiş hissedenleri kastediyor. İncelediği eserler Cemil Meriç hariç roman. Bu türden mağdurların ana karakterler olduğu eserleri masaya yatırıyor. Yazarların biyografisini göz önünde tutarak roman kişilerinin psikolojik analizini yapıyor Nurdan Gürbilek.
Mağdurun Dili
Mağdurun DiliNurdan Gürbilek · Metis Yayıncılık · 2008264 okunma
140 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Selahattin Demirtaş bu öyküyle hem Türkiye'nin hem de dünyanın görmezden geldiği bir çok konuya değinmiş. Özellikle çocuk işçileri ve kadın cinayetleri. ..Kitabı çok beğendim. Bir solukta okunabilen, dili ve üslubuna yabancı olmadığımızdan bazen güldüren bazen de huzunlendiren bir Selahattin Demirtaş ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Kitabın
Seher
SeherSelahattin Demirtaş · Dipnot Yayınları · 201711,2bin okunma
Diyanet'in neden toplumsal bir ağırlığı yok?
Laik sistemin onayladığı isâm’ı temsil ettiği için mi? Diyanet ve ilahiyat Kur’an ve Sünnet islâm’ını değil baskıcı-dışlayıcı laikliğin onay verdiği islamı temsil ettiği için mi? İlk makalemizde Diyanet Neden Toplumsal Bir Ağırlığı Yok? sorusuna Helâl ve Tayyib ile beslenmedikleri şeklinde cevap vermiştik. Açıklamaya çalıştığımız üzere bu
Ali Bardakoğlu Prof. (Diyanet İşleri Eski Başkanı )
1. İslam dini dünyada yaşansın diye gönderildi, ahirette değil. Yani dünyayı terk et, hiçbir şey yapma, ahirette kazanırsın mesajını vermiyor. Müslümanlar dünya-ahiret dengesini yitirdiler. 2. Biz Müslümanlığı sadece inanma ve namaz, oruç, hac gibi belli ritüelleri yerine getirme olarak algıladığımız sürece bu mahcup edici durum devam
Reklam
176 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Nurdan Gürbilek, "Mağdurun Dili" adlı kitabında edebiyatın mağdurlukla ilişkisini masaya yatırıyor. Gürbilek eserinde, kendi ifadesiyle "mağdurluğun, adına edebiyat dediğimiz anlatma deneyimini nasıl biçimlendirdiğini, ama edebiyatın da adına mağdurluk dediğimiz duruma nasıl bir ışık düşürdüğünü anlamaya" çalışıyor. Bunu yaparken Türk edebiyatının çok yakından tanıdığımız yazar ve eserlerinden istifade ediyor: Oğuz Atay /Tutunamayanlar, Cemil Meriç /Jurnal, Yusuf Atılgan /Anayurt Oteli ve Aylak Adam. Nurdan Hanım eserinde Türk edebiyati dışında bizim yazarlarımızın beslendiği önemli bir kaynak olan Dostoyevski'den ve eserlerinden de sıklıkla bahsediyor. Ve son olarak Nurdan Gürbilek'in dili; zengin, akıcı, anlaşılır, su gibi akan bir dil. Adı geçen yazarlara farklı bir açıdan bakmak isteyen herkese tavsiye ediyorum.
Mağdurun Dili
Mağdurun DiliNurdan Gürbilek · Metis Yayıncılık · 2008264 okunma
Aylak Adam ve Anayurt Oteli-Zebercet
"Dışlanmışlıktan olduğu kadar gücenmişlikten, gurur yarasından olduğu kadar kibirden de yapılma yeraltı kişiliğini sanki aylak adamıyla Zebercet arasında bölüştürmüş gibidir Atılgan. Aylak adamı gerçek sevgi peşinde koşan bir özgür ruh, Zebercet'i cani olarak görmeden önce sormak lazım: 'Tek bir kadına, erişilmez bir kadına' olan büyük tutkusu, kendini ısrarla başkalarından ayırma telaşı, bir türlü iyileştiremediği gurur yarası, nihayet kıpkızıl öfkesiyle Zebercet'i de içinde taşımaz mı Atılgan'ın aylağı? Edebiyatın bütün anlaşılmamış kahramanlarının içinde, sürüden dışlanmış, hak ettiği yeri bulamamış, bakış darbeleriyle yaralı bu gücenmiş figürün içinde kırılgan, ama bir o kadar da öfkeli bir Zebercet yok mu sahiden?"
Sayfa 172
Sıradışı Olmak
"Sıradan insanın sıra dışı olana hınç duyduğundan söz ediyordu Nietzsche. Doğru, ama sıra dışı olmanın, büyük tutkuların, güçlü beklentilerin problemsiz olduğunu kim söyleyebilir?"
Sayfa 171
Trajik ve Patetik kavramları
"Trajik, kaçınılmaz kadere başkaldıran kahramanın bu seçimi yüzünden çektiği acıyı anlatırsa, 'patetik' daha baştan kaderin sillesini yemiş, masum ya da korumasız, öksüz ya da yetim, düşmüş ve ezilmiş olanın haksız yere çektiği, çaresizce kabullendiği acıyı anlatır. Bir bakıma talihsizlerin, güçsüzlerin, zavallıların alanıdır Pathos. Shakespear'de Hamlet trajikse, Ophelia patetiktir.Kral Lear trajikse, Cordelia patetiktir. Ya da Dostoyevski'de Suç Ve Ceza"nın Raskolnikov'u trajikse, İnsancıklar'ın kimsesiz küçük Nelli'si patetiktir. Halit Ziya'nın Aşk-ı Memnu'sunda kendi kötü sonunu hazırlayan Bihter trajikse, Nihal'e duyduğu karşılıksız aşkı içine gömerek tükenip giden biçare Beşir patetiktir."
Sayfa 59
Reklam
Acı Anlatılabilir mi?
"Herkes birikmiş bizi seyrediyor. Dağılın! Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz!
Sayfa 49
1.062 öğeden 1.036 ile 1.050 arasındakiler gösteriliyor.