— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.
— Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir.
— Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
Kitap okuyan her okurun içinde az da olsa yazma isteği oluşur. Yazma işi ise göründüğü kadar kolay değildir. Son yıllarda ülkemizde yazarlık atölyeleri artmakta, 'yazar olabilirsin' tarzı kitaplar çok okunmaktadır. Genelde bu tür kitapları okuduğumuzda 'herkesin yazar olabileceği" vurgusu yapılır. Bu ne kadar doğrudur? Herkes
İmam Gazali'den müthiş bir nasihat ;
Her geçen gün ömrün azaldığı halde malının artmasına sevinen mağrur ahmaklar gibi olma.
*
Ömrün azalırken malının artmasının sana ne hayrı vardır? Sadece yaptığın salih ameline ve artan ilmine sevin.
— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.
— Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir.
— Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
Akilah Azra Kohen'in genç yazarlar için büyük bir şans olduğu kanaatindeyim.
Gör Beni kitabında kitap nasıl yazılmaz, üslup nasıl oluşturulmaz, tasvirler nasıl yapılmaz, algı nasıl yapılır incelikle göstermiş. Kıymeti İnşallah vefat etmeden önce anlaşılır
Kendime tam günde minimum 100 sayfa okuma rutinini oluşturmuşken bu kitap okuma düzenimi epey
"Tutamıyorum zamanı.."
''Bizim zamanımızda'' deyimini kullanmak bana hep itici geliyor. Malum yaş , yaşlılık , kırışıklık vs. tüm bunlarla yüzleşmek demek... Bizim zamanımızda ; ne zamandı ki bizim zaman, şimdiki zamana ait değil miyiz? Şu anki zaman bizim zamanımız değil mi? Sanırım biz çocukken, eskiden idi asıl bize ait olan
"İnsanlar yorar en çok. En uzağından en yakınına. Soğuk tavırları kafana takar, sıcaklardan rahatsız olursun. Gördüğünde memnun olduğun insanların sayısı azalır, azalır... Bir gün onlar da biter, aynaya bile bakmak istemezsin. Nazik, düşünceli, hassas olmak çok zordur artık. Empati yapmak, anlayış göstermek, tahammül etmek imkansız
Anladim gidiyorsun daha öncekiler gibi
Hiç olmazsa son bir defa öp...
Bu kadar mağrur olma inan sen olmasan bile
Hayat devam eder...
Aşkın Nur Yengi'nin efsane şarkisi Susma'yi sizler icin söyledim iyi dinlemeler😊
youtu.be/EwA1rS58h-Y
Reşat Nuri’nin dördüncü eseri olan Dudaktan Kalbe 1925 yılında yayınlanmıştır. Yayınlandığı dönemden itibaren hem okur kitlesi hem de edebi çevre tarafından büyük bir beğeniye mazhar olan kitapta, kitabın merkezine alınan ana karakterlerin- Hüseyin Kenan ve Lamia- İzmir’den İstanbul’a uzanan ve sonunda okurda büyük bir teessür etkisi yaratan