"Demokrat Parti ilk kurulduğu zaman, ittifak arayışına girdiği "sol" kesimle yollarını Tan Gazetesi'ne saldırılardan sonra ayırmıştır. İktidara gelir gelmez de ilk saldırılarını bu kesime yöneltmiştir. ABD'den esen McCarthy'ci hava Türkiye'de de Demokrat Parti'yle yansımasını buluyordu. Aslına bakacak olursak Demokrat Parti'nin
Esad Coşan da Muhsin Yazıcıoğlu ile aynı kaderi paylaştı.28 Şubat sürecinin ardından Avustralya'da (kuşkulu) bir‘kazada’ hayatını kaybetti.Esad Coşan, 4 Şubat 2001'de, Sidney'in 500 kilometre batısındaki Dubbo Kenti'nin girişinde, içinde bulunduğu araca bir kamyonun çarpması sonucudamadı Prof. Dr. Ali Yücel Uyarel ile birlikte vefat etti.Cemaatin büyük bölümü, olayın kaza olduğuna inanmadı. Hep, ‘Esad Hoca trafik kazası süsü verilerek öldürüldü’ iddiaları ortalıkta dolaştı. Bukonuda pek çok yazı yazıldı. İlginçtir, olay mahalli, profesyonel kişiler yerine orada hiç bulunmaması gerekenler tarafından temizlendi.Bütün deliller yok edildi. Durum bu olunca, iddialara rağmen ‘kaza’ ileilgili olarak ciddi bir araştırma yapılamadı. Esad Coşan'ın, Türkiye'ye getirilen naaşı da 9 Şubat 2001'de Eyüp Sultan Mezarlığı'nda toprağa verildi. Olay, sadece ‘ölümlü bir trafik kazası’ olarak kayıtlara geçti.
Bu ülkeyi, bu ülkenin insanlarını ve tüm insanları en fazla devrimciler sevdi. KIZILDERE
Ancak davası uğruna yaşamını feda eden devrimcilerimiz, Türkiye’nin bütün sorunlarının kaynağının İslam olduğunu bilmiyorlardı. Yani sorunun kaynağını tam tespit edemediler. Bizim sorunumuz Amerika değildi. Bizim sorunumuz İslam’dı. Bu toprağın insanını
Oy karşılığında hizmet vaadi, yani iktidardaki partinin yaptığı gibi, çirkin bir olay, yakışıksız bir pazarlıktır. Mahallî seçimlerde bu tip vaatler gizliden gizliden verilmiştir.