Şaka bi yana da bu 99 depreminden sonra doğan çocukların bi kucak sakalı var. Oysa ben gecenin bi yarısı odamın kapı kolunu yakalamak için ömrümün en uzun mücadelesini vermiştim, koridorda abimle çarpışıp evin yakınına uçak düştüğüne hükmetmiştik, evin önüne çıktığımızda komşumuz Mehmet Amca çizgili pijamalarıyla bize çarpıp deprem oldu Hümeyra Ablanlara bakmaya gidiyorum demişti. Annemle babam memeleketteydi hatlar kesildiği için ulaşamamış birbirimize sarılıp ağlamıştık. Saatler sonra bizim evde bulunan radyolu ışıldağı korka korka abim almış tüm mahalle başına toplanıp yalnız bizim şehir mi yoksa tüm ülke ya da dünya mı bu halde diye merak edip radyodan haber dinlemiştik. Saçı başı dağınık geceliklerle bana sarılıp ağlama diyen kadının komşumuz çarşaflı Ayfer Abla olduğunu çok sonra öğrenmiştim. Deprem nedir gerçekten öğrendiğimiz yıldı.
"Ülkemiz deprem ülkesi ama İstanbul'a kar yağmayınca Türkiye'ye kış gelmiyor" diyen Ahmet Mete Işıkara'yı babamızdan çok dinler hale gelmiştik. Yahu geçen hafta en fazla geçen ay gibi tüm bunlar zaman ne çabuk geçiyor ne hızlı akıyor.
17 Ağustos depreminde hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum.
Aslına bakılırsa çingenelik ilgi çekici bir kültürdür ama insanlar genelde inceleyecek mesafeye gelmemişlerdir.
Hayatımın bir on yılını harbi çingeneler arasında geçirdiğim için, hayatları, düşünce yapıları bana pek de yabancı değildir.
İlgi çekici, asla değişmeyecek olan bir huyları özellikle hoştur ki; gündelik yaşayan insanlardır. Çingene
Suyu Arayan Adam
İlber Ortaylı'nın okunmasını tavsiye ettiği kitaplar listemde bulunduğu için okumaya başladığım bu eser Şevket Süreyya Aydemir'in otobiyografik bir eseridir.
Birinci cihan harbi ve sonrasındaki Türkiye'yi tanımak, savaşın iç yüzü hakkında bizzat içinde bulunan vatan evladının ağzından dinlemek, o dönemin halkının içinde
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Merhabalardan bir demet. Spoi ve Gilleri bulunmamaktadır.
Bir okurdan da görüp uyguladığım gibi önce yazarı araştırır, okur, tanıyabildiğim kadar tanırım...
- Biz şairi biliyoruz sen kitaba geç.
Baaalım ne kadar tanıyorsun. Çay kahve al istersen, biraz uzun. Dikkat et çenen çıkmasın, çünkü çok şaşıracaksın. Ööle şaşıracaksın yani.
Eğitim,
YouTube kitap kanalımda Kara Kitap'ı önerip postmodern romanı anlattım: ytbe.one/5NOJQ_1hmps
"Uykulardasın şimdi bensiz uykularda
Hala İstanbul’dasın ama deniz yok dalgalarda" YYK
Sayısızca kültür, padişah, caz festivali, mimari ve sanat akımı, beyaz yaka, Suriyeli, Suriyesiz, kitap teması, şarkı ilhamı, cami, kilise,
Yatsı ezanını duyduğumda evden çıkmış kapıyı kilitliyordum. "Bu okunan yatsı ezanıysa, benim az önce kıldığım neydi?" diye kendime gülerek anahtarı geri çevirdim; çabucak abdest tazeledikten sonra evden aynı hızla fırladım.
Mahalle camisine adım attığımda cemaat henüz sünneti kılıyordu ve anlaşılan bitirmek üzereydiler; bir kolona
"Kurulu düzen onu, vasat düzeyde eğitim görmüş, yolunu fazlasıyla bulmuş bir mahalle kabadayısı, Türkiye'yi şeriata götürecek karizmatik ama tehlikeli bir vaiz-politikacı olarak tanımlamayı tercih ediyor."
Yıllar önce "Tek Adam" serisi ile tanışmış ve hayran kalmıştım Şevket Süreyya Aydemir'e. Normalde kronolojik biçimde yazılmış ve ansiklopedik bilgiler içeren tarih kitaplarını okuyamama gibi bir sorunum var lakin, mevzubahis o tarih, böyle özyaşamsal eserlere ilmek ilmek yedirilmişse durum biraz farklı bir hal alıyor bende... Çok