Acz, elini nefisten çekse, doğrudan doğruya Kadîr-i Zülcelâl'e verir. Hâlbuki en keskin tarîk olan aşk, nefisten elini çeker, fakat mâşuk-u mecâzîye yapışır. Onun zevâlini bulduktan sonra Mahbûb-u Hakîki'ye gider. Sözler
Dünyaperestlik esasatı olan ahlâk-ı seyyieden tecerrüd et. Fâni ol! Daire-i mülkünde ve malındaki eşyayı, Mahbûb-u Hakikî yolunda feda et. Mevcûdatın adem nüma âkıbetlerini gör. Çünki: Şu dünyadan bekaya giden yol, fenâdan gidiyor.
Sayfa 200
Reklam
Dünyâperestlik esâsâtı olan ahlâk-ı seyyieden tecerrüd et, fâni ol..Daire-i mülkünde ve malındaki eşyayı, Mahbûb-u Hakîkî yolunda fedâ et..Mevcûdâtın adem-nümâ âkıbetlerini gör.. Çünkü; şu dünyadan bekàya giden yol, fenâdan gidiyor..
Halbuki en keskin tarîk olan aşk, nefisten elini çeker, fakat mâşuk-u mecazîye yapışır. Onun zevâlini bulduktan sonra Mahbûb-u Hakikî'ye gider.
Acz, elini nefisten çekse, doğrudan doğruya Kadîr-i Zülcelâl'e verir. Halbuki en keskin tarîk olan aşk, nefisten elini çeker, fakat mâşuk-u mecazîye yapışır. Onun zevâlini bulduktan sonra Mahbûb-u Hakikî'ye gider.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinden Namaz Hususunda Nefsimize Beş İkaz Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri "Cenâb-ı Hak, Kur'ân-ı Kerîm'inde yüz yerde edâsını emrettiği namazdan daha büyük bir hakikat olsaydı, imandan sonra onu emrederdi" demiştir. Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle: "Kainatta en yüksek hakikat
Reklam
..insandan şahsî bir mahbûbu muhabbet-i mecâzî ile seven, sonra zevâl ve fenâsını kalbine yerleştiremeyen bir âşık, mahbûbuna aşk-ı hakikî ile bir beka kazandırmak için "Mâbud ve Mahbûb-u Hakikînin bir âyine-i cemâlidir." diye kendini tesellî eder, bir hakikate yapışır.
Sayfa 78
Öyle ise; kalb-i kâinattaki şu hakikî muhabbet ve aşk, bir Mahbûb-u Ezelî'yi gösterir.
Hem şu kâinatın Mâlik ve Mutasarrıf-ı Hakikî'si, Ma'bud ve Mahbûb-u Hakikî'si, o zât olabilir ki; gece gündüzü, kış ve yazı, Dünyâ ve Âhireti, bir kitabın sahifeleri gibi sühûletle çevirir, yazar, bozar, değiştirir; bütün bunlara hükmeder bir Kadîr-i Mutlak olduğunu isbat eden bir vaziyettir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ اِنَّ الصَّلٰوةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ كِتَابًا مَوْقُوتًا * 1 BİR ZAMAN sinnen, cismen, rütbeten büyük bir adam bana dedi: "Namaz iyidir. Fakat hergün, hergün beşer defa kılmak çoktur. Bitmediğinden usanç veriyor." O zâtın o sözünden hayli zaman geçtikten sonra, nefsimi dinledim. İşittim ki,
Sayfa 362Kitabı okudu
Reklam
Acz, elini nefisten çekse, doğrudan doğruya Kadîr-i Zülcelâl'e verir. Hâlbuki en keskin tarîk olan aşk, nefsinden elini çeker, fakat mâşuk-u mecâzîye yapışır. Onun zevâlini bulduktan sonra Mahbûb-u Hakîki'ye gider.
Sayfa 443
Resim