Aliye kasabaya muallime olarak geldi. Yüzü, henüz açılmayan bir gül goncasının mahcup kırmızılığını, çekingen güzelliğini taşıyordu. Pembe, ince yüzü üstünde iki kocaman menekşe gibi siyah kirpikli gözleri, küçük bir çocuk burnu, yüzünün bütün bu mütereddit ve cazip inceliğiyle tezat yapan bir nar çiçeği goncası gibi garip bir ağzı vardı. Biraz yumuşak ve kıvırcık siyah saçları, itina ile örttüğü sıkı, siyah baş örtüsünün altından şakaklarına, ensesine boşanıyor, yanaklarına, boynuna dökülüyordu.
bir köşede anarşisi kendinden menkul bir saksı bitkisi gibi su verenine bile atarlı ama öfkesine rağmen içinden mahcup ve edepli büyüseydim
Sayfa 51 - İthaki Yayınları
Reklam
. Biz mahcup ve onurlu çocuklarız Başımızı kaldırıp bir bakmayız.. .
Ama sonra bir anda elimi tutup gözlerime o sevecen, hayat dolu bakışıyla kilitlendiğinde altüst oldum. Elimi çekemedim. Kalbimden gelen yoğun sesleri duymaması ümidiyle "Bana değil, yola bak. Kaza yapacaksın," dedim hayatında ilk defa el ele tutuşan mahcup genç bir kız gibi. "Kazayı çoktan yaptım: Bırak keyfini çıkarayım. Çok bekledim bu anı" dedi sonsuz rahatlığıyla.
Sayfa 86 - Güneş & ArdaKitabı okuyor
"Yüzü kızaran, mahcup insanlar iyidir," diye içinden geçirdi.
Bilmediğim yerlerde unutuldu mahçup gençliğim.. Yaşamak ömrümüze sürgün getirdi..🥀
Şükran..
Şükran..
Reklam
Yorum
Mealesef, katılamayacağım. Zirâ; Ailemizde bile, çok kere sevildiğimizden emin olsak da, bir saygı ifadesi olmadıkça, özgüvensiz, nerede, ne zaman konuşacağını bilmeyen, hata yapmasa dahi sürekli mahcup gezen, hep bir bahane, hep bir açıklama borçlu insanlar olduk... Ve tek başına sevgi karın doyurmuyor.' Sözü biraz da bunu kastediyor bence, insanın kendisine bile saygısı olmadan, öz benliğine sevgisini hissedemiyor, aynadan tiksiniyor.. İki yaşında bir oğlum var ve elimden, ilmimden kâfi geldikçe onu, saygı çerçevesinde yetiştireceğim biiznillah.🤲🏻 Çünkü ileride; "Saymayı bilmediği için, herkesi sevmeye çalışmasını ve kendisiyle çatışmasını asla istemiyorum." Sokaklarda paramparça ve gruplara ayrılmış olan çoğul kesimin, ailesinin, bu ayrımı yapmadığından ötürü olduğuna efkarlanıyor ve "aynı değilsem kimsesizim!" Tabunu yıkmayı bu şekilde öngörüyorum. Yine bu sebeptendir ki: Fertler, evlenirken kendilerine, anne ya da baba gibi onları idare eden birini arıyorlar. Kimse durması gerektiği yeri bilmek istemiyor, nazım geçer zannediyor, naz da iki güne geçiyor.. Sonrası için, sırasıyla birbirilerine katlanıyorlar. * Saygı yoksa; İnsanlar, en sevgiliye bile tahammül edemiyor günümüzde, istediği kadar sevgiyi ispata uğraşsın.. Daha çok uzar gider mes'ele, haksız mıyım? :)
Muhammed Ali Aktekin

Muhammed Ali Aktekin

@aliaktekin47
·
23 Nisan 18:34
Sevilen bir kişi olmak , Saygı duyulan olmaktan, Çok daha önemlidir... Çünkü saygı bazen mecburidir, Ama sevgi yürektendir...
Alevlere sarınmış, gökyüzünden düşer gibi hissetmiştim kendimi bana bir metresi olduğunu söylediği ve mahcup bir gururla fotoğrafını çıkarttığı gece.
Böyle arkadaşlar bulmak gerek..
"Güveni­lir insanlardır. Ufak hesapları yoktur. İnsan onlarla arkadaşlık ettiğinde mahcup olmaz. Onlarla her yere girip çıkılabilir. "
Sayfa 46
288 syf.
5/10 puan verdi
Eh işte...
Vaziyet şu ki; kitap akmıyor. Ya aslında bilmeniz gereken en önemli mevzu bu. Yazarımız en başında durumu tarif ediyor, kahramanımızın şablonunu çiziyor, hikaye gelişim aşamasına geliyor ve orada asılı kalıyor. Tabi bir Alman, bir de Hollandalı, düşünün ki dertleri ne olsun. Hegel onu dedi böyle düşündü şöyle yaptı. Acaba biz de öyle düşünüp şöyle yapıp bunu da şöyle mi söylesek. Vagner ne eserler üretmiş öyle. Kelimeler taşıdıkları anlamlari neden tam olarak yüklenemiyor. Gibi ve gibi ve gibi… Enflasyonun %1 puan artmasının kriz yarattığı bir ortamda, dertler de buna benziyor. Bunu da görmüş olduk. Tabi bu yavaşlık bir noktadan sonra beklentisizliğe neden oluyor. Sıfır katman, akmakta zorlanan bir hikaye, derin mi derin felsefe ile birleşince, üzerine ağır depresyonu da ekle; oldu mu sana kusursuz fırtına. Bir yandan da eğer
Sofi'nin Dünyası
Sofi'nin Dünyası
sevmişseniz sizi kendine çekecek bir hikaye. Fakat uyarıyorum öyle bir akış beklemeyin, hikaye bu tarza yakın ve onu çağrıştırıyor. Hani hepsi sonunda, tavsiye edeni de mahcup bırakmayacak bir görüş olarak; “eğer şu sıralar değişik bir şey okumak istiyorsanız…” diye devam eden son derece yuvarlak tavsiyeler var ya, onlardan da veremeyeceğim. Fakat ben okuyacağım diyorsanız; Ne haliniz varsa görün zaten aksi olmayacak. Bana müsaade.
Bütün Ruhlar Günü
Bütün Ruhlar GünüCees Nooteboom · Yapı Kredi Yayınları · 201211 okunma
Reklam
Necip Fazıl Kısakürek
NUR Sen ol dersini ve olur! Pırıltı dolu billûr, Çığlık içinde fağfur. Bir renk bize öteden Ve bir ses, o besteden; Nur bize, Allah'ım, nur! Büyük divan ve huzur... Bekliyor mezarı Sûr. Sonsuzluk, ölümsüzlük, Bitmez tükenmez düzlük; Nur bize, Allah'ım, nur! Güneşi tuttu çamur; Elmas mahcup, zift mağrur. Yakın kandili, yakın; Ne donanma, ne yangın; Nur bize, Allah'ım, nur! Sen ol dersin ve olur! (1947) |Necip Fazıl Kısakürek
Sayfa 21 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Güneş gibi, ay gibi, gece ve gündüz gibi teslim olmak
Venüs gibi teslim olmak istedi. Venüs gibi huzurda olduğunu hissetmek istedi. Venüs gibi edepli mahcup olmayı çok istedi. Kalbim melekleri gördü. O'na melekler gibi teslim olmak istedi.
Seçilmiş yalnızlığın içinden seslenirim mahcup ve özgür; sevdiği herkesi bir kedere dönüştüren kalbimle.
Elini zayıftan çek; yıkılırsan mahcup olursun.
Elini zayıftan çek; yıkılırsan mahcup olursun.
Resim