-Bir asker, bir çocuğu düşlerinden vuruyordu,
Bir çocuk gördüm düşlerini suluyordu.
.
Güneşi serinleten gülüşleriyle,
Çocuklar;
.
Anlamıyorlardı,
Çocuklar niçin ölüyordu?
.
Cevap bulamayan
-Tanrı-
mahcup oluyordu…!-
‘Kadın, erkeğin emanetidir.’ denmesine kızıyor bazıları, biz sahiplenilecek mal mıyız diyorlar. Demek ki onlar "emanet" kavramını bilmiyorlar. Emanet bir şeyi asla kendininmiş gibi sorumsuzca kullanamazsın. Onu özel mülkiyetin gibi göremezsin. Emanete kendinin olandan daha çok önem verirsin. Başına bir zarar gelmesin diye üzerine titrersin. Zarar gelirse çok mahcup olursun. Aldığın şekilde teslim etmeye özen gösterirsin. İşte kadın da Allah'ın erkeğe bu misalde verdiği bir emanettir. Allah o emanetten hesap soracak bilinciyle kadına güzel yaklaşırsın. Bu bir inceliktir ama herkes bunu anlayamaz.
❀ ❀ ❀
‘‘ Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allâh’tan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh’ın bir emâneti olarak aldınız.”
Resûlullah ﴾ﷺ﴿ efendimiz ⚘
Üniversiteye ilk geldiğim sene, derslerim çok kötü idi. Avarelik çağımdı.
Nereden buldum bilmiyorum, Ege Üniversitesi Hastanesindeki lösemili çocuklar için yardım kampanyasına dahil oldum. Bir zaman sonra o çocukların "trombosit" denen bir maddeye ihtiyaçları olduğunu ve bunun kandan sağlandığını öğrendim. Ben de bağış için gittim.
Çaresizlik ne zaman başlar? Umudun tükendiği yerde mi yoksa hem umudu görüp umutsuzluğun pençesine düşüldüğü zaman mı?
Her şeyi yaptırır insana çaresizlik. Özellikle bu çaresizlik kolektif bir özellikte ise vay o toplumun haline.
Çaresizlik derdine düşünce insan en ufak düşünceden umut bekler, başkasına muhtaç olup boyunda eğer, mahcup da olur, belki cinayette işler. Aşk hırslar; çıkarlar, aşağılanmalar. Bunların hepsi bir yerde toplanınca ortaya nasıl bir çaresizlik çıkıyor ya da sadece çaresizlik mi doğuyor? Hayır çaresizlik onca yaşanan şeyin sadece temelini oluşturuyor böyle durumlarda. İşte okurken size bunları düşündürecek belki cevaplandıracak bu kitabında Yaşar Kemal.
Bugün tesettüre girme kararı aldığımı söylediğimde herkes afalladı ilk önce neden dediler sonra kimin için dediler sonra kapanma daha gençsin dediler bende dedimki şuan içinden geçeni yapmazsan bi ömür bunun pişmanlığıyla yaşarım genç olanlara ölüm uğramıyor mu hiçbiri ben ölünce benim mezarıma girmicek, korktum ölüm gelmeden bu kadar mahçup bi şekilde ölmek istemedim herkesin aklındaki neyse zihniyeti o oluyormuş.
Aptalca düşüncelerinizi daima kendinize saklayın.
Yakın zamanda vuku bulan, medrese (Kur'an kursu) talebesi genç bir erkek kardeşimizin yaşadığı ibretlik hadise👇
Henüz 20'li yaşlarında olan kardeşimiz bir müddet İslami ilimleri tahsil ediyor. Fakat ailesinin maddi durumunun yetersiz olması saikiyle eğitimini yarıda bırakıp çalışmaya karar veriyor. Bir süre inşaatlarda amelelik ediyor.
aslında önce evleri sevmeye giderdi sesin
caddeleri sokak gibi sevmeye giderdi sesin
giderdin! ödü kopardı bütün eşyaların.
sonra kuyu kuyu dolaştığım mahcup sular söyledi
yüzünüze güller
üzgün evler bozuk rüyalar
aslında bana herkesin uzağı var dendi
“Bir hapsedilmişliği başka bir hapsedilmişlikle göstermek, gerçekte var olan herhangi bir şeyler göstermek kadar mantığa uygundur.”
Daniel Defoe
Camus’un romanının girişi için seçtiği bu alıntı kendi varoluşundaki labirentten çıkış yolu arayan insanın içinde bulunduğu haleti ruhiyeyi, tam bir nokta atışıyla şapka çıkartacak ustalıkla tasvir
" Her baba, aslında bir imadir oğluna.
Mevsimler, yıllar ve hayat,
Ah, böyle böyle geldim huzura,
Çiğnedim babamın sancı sırtını,
Gittim raylarda unutulan hikayelerin kahrına.
Ben o dişi taşların oyuklarında duaydım artık..
Alışır, alışır diye düşünürken,
Merak oldum ona.
...
Anneler erken,
Ölümlerine yakın sevilir,