Spinoza’ya göre gerçek mutluluğa erişmemizi engelleyen; bengi olma- yan şeylere bağlanmamız ve bunlara sıkı sıkıya tutunmamızdır. Şayet insanlar değişmeye mahkum şeylere, körü körüne bu kadar zihinsel ba- ğımlılıkla bağımlı olmasalardı; bunca korku, kıskançlık, kin, nefret, haset ve öfke gibi zihinsel rahatsızlıkları asla yaşamazlardı. Aynı şekilde ona göre, insanın sevgisini, bengi bir şeye yönlendirmesi, kendi zihnini üzün- tüden kurtarmasına ve zihnini sevinçle doldurmasına yol açar. Spinoza, bütün gücümüzle aramamız gereken şeyin işte bu olduğu düşüncesinde çok ısrarlıdır. Çünkü Spinoza’ya göre mutluluk boyun eğmeyle değil, var oluşla ilişkilidir. (Tatian, 2009 : 63)
Spinoza zihin denilince biz: “ Mutlak düşünceyi değil, yalnız düşün- menin herhangi bir tarzını anlıyoruz” der. (Spinoza, 1984: 63) Düşünce Tanrının bir sıfatıdır.” (Spinoza, 1984: 83) Sevgi, arzu veya zihnin herhangi başka bir duygulanışı (affection) gibi düşünme tavırları, ancak sevilen, arzu edilen herhangi bir şeyin fikri var olduğu zaman vardır. Fakat bir fikir başka hiçbir düşünme tavrı olmadan verilmiş olabilir. Bir bedenin birçok tarzda duygulanışını hissederiz.