Mahmud Derviş / Gazze İçin Sessizlik
Siyonizmin hiçbir suçu yok ki. Onun yaptığı tek şey, vatanı olmayan bir halkı, halkı (ve hatta hakkı )olmayan bir vatana kavuşturmak...
Pasaport çıkarman gerek, ama çıkaramıyorsun çünkü baban veya yakınlarından biri savaş sırasında ülkeyi terk etmiş ve öylece vatandaşlık hakkını da kaybetmişsin. Senin o sırada bir çocuk olman hiçbir şey ifade etmez, Her Arabın o zamanlarda belli bir süre için toprağını terk ettiğini keşfedersin bir de, ve dönenlerin hepsi gizlice döndükleri için, vatandaşlık hakkını kaybederler.
Pasaporttan umudunu kesiyorsun ve serbest dolaşım izni için başvuruda bulunuyorsun. Bir de keşfedersin ki sen İsrail toprağında yoksun, çünkü bir ikamet belgesine sahip değilsin.
Sayfa 63 - Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s.63 (Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu
Israilli yazar Buyiz İbrun, "İsrail propagandacıları, pazarlamaya çalıştıkları ahlaklı ve iyi ruhlu İsrail imajını işte böyle yıktı diyen yazısında şunları da ifade eder:
Bu kıyım, bu insanlık ayıbından sonra hepimiz imtihan oluyoruz. Doğruluğumuz, insanlığımız ve cesaretimiz imtihan edilmekte ve ne yazık ki bu imtihanı veremedik.
Sayfa 83
Savaş anında ve çatışmalar sürerken, geçimi ve yaşam standardı pek umurunda olmaz insanların. Savaş deyin, çatışma deyin, kurban giden insanlar bizden olsun!
Ama toplar sustuğunda açlık duymak hakkımızdır
En tehlikeli şey, yabancıların işgali altında olan vatanında bir lokma ekmeğe muhtaç olmanızdır. Kötü olan başka bir şey daha var: İşgal, bütün gerçekçi vatandaşlan açlığın kaçınılmaz olduğu düşüncesine itmiştir, çünkü artık hem silahlar hem siyaset, gittikçe suskunluğa bürünüyordu.
— Devletimiz bu iğrenç Arap isimlerini ne zamana kadar koruyacak merak ediyorum. Hem isimlerini hem kendilerini imha etmeliyiz.
— Kimleri kastediyorsun? Şoför:
— Arapları kastediyorum, Öyle dedik ya!
— Eh sebep?
— Pisler yahu!
Şivesinden Marakeş’ten gelen bir göçmen olduğunu anlıyorsun.
— Şimdi ben bu kadar pis miyim yani? Sen benden çok daha temiz misin? Soruma şaşarak:
— Sen ne demek istiyorsun?
— Aklını biraz daha zorlasan diyorum, diye istirham edince jeton nihayet düşüyor ama bir türlü inanmıyor:
— Lütfen beyim... Şakayı bırakalım.
Kimliğimi görünce nihayet Arap olduğuma inanıyor:
— Pardon efendim, ben Hıristiyanlardan bahsetmiyordum ki. Müslümanları kastediyordum.
Ona Müslüman olduğumu söyleyince de dedi ki:
— Her Müslüman da aynı değil ki canım. Şu köylüler var ya, onlar pis.
— İsrail'in yıkıp yok ettiği ilkel ve geri kalmış bir köyden geliyorum, dedim ve şu cevabı aldım:
— Devletim çok yaşa!
Onlar "barış" kelimesini unutalı çok oldu.. Tek bildikleri öldürmek!
Onlar öyledirler. Suçu işlerler, sonra da inkâr ederler. Zulmettikleri insanlar bizzat önlerine çıktığında da, lafı dolandırıp barıştan bahsetmeye başlarlar.