Çocuğun beslenmesi, sevilmesi, cezalandırılması, ödüllendirilmesi, tuvalet eğitimi, cinsel eğitimi konularındaki davranış ve uygulamaların farklı kişilik özellikleri yarattığı görüşündedir.
Rene Spitz, bir kimsesizler yurdunda yaşayan bebeklerle hapishanedeki çocuk odasında büyüyen bebekleri karşılaştırdı. Kimsesizler yurdunda fiziksel bakımın iyi olmasına rağmen, bebeklerin yetişkinlerle sıkı temas imkanları yoktu. Bununla birlikte hapishanenin çocuk odasındaki bebeklerin anneleriyle günlük görüşme saatleri vardı. Kimsesizler yurdundaki bebekler birçok duygusal rahatsızlıklar, bunalım ifadeleri, gerçek fiziksel bozukluklar ve hatta bazen ölümle sonuçlanan durumlar göstermişlerdir. Spitz, bu olumsuz gelişmelerin nedeninin anne sevgisinden yoksunluk olduğuna inanmıştır.
İçerik açısından sığ bir sosyoloji kitabı. 50. Sayfasından itibaren bana saç baş yoldurdu. Neredeyse 2 sayfada bir karakter eksikliğinden kaynaklı yazım hatası var. Bu da benim gibi takıntılı okurları çileden çıkarmaya yeter. 2015 yılında genişletilmiş iddasi ile basilan kitap. Bu kadar zamanın gerisinde kalamaz. Internet kafeler ile ilgili bir tespit var 90 larin sonunu için geçerli tespitler. Verdiğim parayı zırnık haketmedi. Baskıya sokmadan önce okunmasını geçtim göz ucuyla bir kontrol edilse bu kadar büyük sinir bozucu hatalar yapılmazdi.
Birincisi, okullar dezavantajlı öğrenciler için asgari düzeyde yeterli bir eğitim sağlamada başarısız oluyorlardı ve fırsat eşitliği vaadi karşılıksız kalmıştı. İkincisi, geleneksel okullar öğrencilerin büyüme ve gelişim ihtiyaçlarını karşılamak yerine, özünde zihinsel ve duygusal gelişimi boğan otoriter bir tarzda öğrencileri gruplaştırdılar ve kontrol altına aldılar.
Tıpkı tv de belgesel, eğitim, bilim, kültür programları isteyip dizi ve shov programlarına yönelindiği gibi bilgisayarda da araştırma ve kendini geliştirme amacı ön sıralardadır; oysa uygulamada chat, müzik ve film izlemek en çok yapılanlar.
Ahmet Tezcan, Kâfirûn'da 1960'lı yılların Kırşehir'inden esaslı bir Türkiye portresi çıkarıyor. Bütün şaşırtıcılıklarına rağmen gerçekliğinden bir an bile şüphe duyulmayan karakterleri, isteseniz de kitabı elden bıraktırmayan bir olay örgüsü ve dikkat çekici bir dil ustalığıyla bir araya getiriyor. Kâfirûn, acıların, yoksunlukların ve
İnsan olmak, seçimler yapan ve kendi kaderini yönlendirmeye çalışan bir eyleyen olmaktır. Özgür olmak, bir eyleyen olmak, kim olduğunu, çevredeki toplumsal dünya tarafından nasıl biçimlendirildiğini bilmektir.
Reklamcılar, insanların genel isteklerini belirleyip, bunlar doğrultusunda insanları yönlendirirler. Özellikle saygınlık, zeka, güzellik zevklilik gibi herkes tarafından istenilen değerlerin kendi mallarını kullanan kimselerde bulunduğunu belirtirler.