Kendimi, çeşitli boyutlardaki bir takım akılların elindeki, istedikleri gibi kullanılan, canları sıkılınca da fırlatıp atılan bir oyuncak gibi hissediyorum.
Sirkeli suyla ıslattığım bezi alnıma koyup, sabaha kadar baş ucumda beklemeliydim. Bekledim de. Zaman zaman uykumda bir şeyler sayıklıyordum. Ateşin etkisi olsa gerek. Bilemiyorum bu tür durumlarda sıcak bir çorba da mı yapmak lazım. Bir şekilde sabah oldu. Yanı başımda görmek kendimi, ayrı bi mutlu etti beni.
Yeşil çayını höpürdeterek içen bir kelebek, başından geçenleri anlatıyordu etrafındakilere...
- Şu yeryüzü çok beter bir yer. Allah kimseyi düşürmesin. Yıllarca süründüm. Kimsecikler dönüp de yüzüme bakmadı, elimden tutmadı...