HELALLİK İSTEYENİN TÜRKÜSÜ;
"Ruhum arşıâlâya yükselip dünyayı bir yutkunma gibi arkamda bıraktığımda, anımsamanın o soğuk teneşir taşına yatırıldığımda, çenem bağlanıp sonsuza kadar suskunluğa emanet edildiğimde, önümde el pençe divan durulup helallik istendiğinde, kazma kürek sesleri hızla o kara toprağa değdiğinde, taşlarım oradan oraya yuvarlandığında, eski bir
HELALLİK İSTEYENİN TÜRKÜSÜ;
"Ruhum arşıâlâya yükselip dünyayı bir yutkunma gibi arkam- da bıraktığımda, anımsamanın o soğuk teneşir taşına yatırıldı- ğımda, çenem bağlanıp sonsuza kadar suskunluğa emanet edil- diğimde, önümde el pençe divan durulup helallik istendiğinde, kazma kürek sesleri hızla o kara toprağa değdiğinde, taşlarım oradan oraya yuvarlandığında, eski bir
Reklam
Avluda Yürüyen Gölgeler
İşte umut... İşte yaşamak... İşte rağmene rağmen... İyileşmeyi bilen toprak ana geçiyor içimden çağlaya çağlaya, özlemi Mahsuni gamında. Sevdayı anlatıyor güneşin koynunda bir şölen. Umut edenlere umut, aşk dileyenlere Eros yeniden doğuyor gri bulutlar arasından. Türkülerin söylediği, şarkıların düzleştirdiği, notaların bağırdığı dünya diyarında. Zihnimizde depoladığımız melodilerin ezilmediği bir alanda...
Avluda Yürüyen Gölgeler
Başka hayatlar dünyanın içinde gezinip tadını çıkarırken ben hem ayağımı kanatan taşları yollarımdan temizlemekle hem de kanayan ayaklarımın pansumanını sürekli değiştirmekle meşguldüm. Az konuşup çok düşünüyordum artık. Gün içinde sabah aynasında yüzümü yıkarken görebildiğim zamanlara sığdırılmış büyük duygular yaşamak da yel değirmenleriyle savaşmak zorunda kalmak da benim huyum. İçimde sürekli mesaisi olan inşaat işçileri barındıran biriyim. Oysa bilirim ki mimarlarım, mühendislerim şahane yapılar kurabilecek kapasitededirler. Emek verilmiş betonlar kurumasın diye gözyaşlarıyla sulanmıştır; binanın, korunağı olan, çatıya tam sıra geldiğinde, göğüs kafeslerinin içinde kalbi olmayanlar tarafından yeniden yıkılmıştır. ... İşte umut... İşte yaşamak... İşte rağmene rağmen... İyileşmeyi bilen toprak ana geçiyor içimden çağlaya çağlaya, özlemi Mahsuni gamında. Sevdayı anlatıyor güneşin koynunda bir şölen. Umut edenlere umut, aşk dileyenlere Eros yeniden doğuyor gri bulutlar arasından. Türkülerin söylediği, şarkıların düzleştirdiği, notaların bağırdığı dünya diyarında. Zihnimizde depoladığımız melodilerin ezilmediği bir alanda... ... “Günaydın yaşamak... Teşekkürler dünya...”
Hata görmek için bakma birine, Mevlana'dan gel Aşık Veysel'e, Yiğidin özü sözünden belli olur, Karacaoğlan'dan Mahsuni Şerif'e. Bağladı saçlarını çözemedi gönlüne Aşkı kağıda yazamadı şairim. Görmeden paha biçti güzelliğine, On pare etmedi güzeli şairim.
Yarsevi(Alevi) Helallik!!!
“Kani Karaca gelsin , Çekiç Ali gelsin , Tenekeci Mahmut ve Ruhsati gelsin ; Fekiye Teyran , Evdale Zeynike , Egide Cimo ve Şakiro gelsin , Muharrem Ertaş, Hacı Taşan , Hafız Kemal , Neşet , Mahsuni ve Sümani gelsin; Pir Sultan, Karac’oğlan , Kul Nesimi ve Yunus gelsin ; yörükler , göçerler ve koçerler gelsin ; gevendeler , abdallar, mırtıplar , domlar, dengbejler gelsin ; hafızlar , gazelhanlar, mevlithanlar gelsin , başıma durup bana veda bana sena, bana helal etsinler…”
Sayfa 116 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mahsuni Şerif bu, Alevi mahallenin Alevi ailesine konuk gelip de deyiş söylememek olur muydu? Asılan Pir Sultan, derisi yüzülen Nesimi, Hacı Bektaş ve 12 İmamlar dökülüyordu dilinden.
Sayfa 46 - İletişimKitabı okudu
Pankartlarla süslenen, sloganlarla canlanan salonda Mahsuni sahneye çıkıp da sazın tellerine vurduğu anda bir uğultu kopmuş ve bütün sesler, yerini Mahsuni'nin sesine bırakmıştı. Mahsuni "Amerika katil katil" diye söylemeye başlayınca da salona polisler dalmış, gözaltına almak üzere sahneye doğru yürümeye başlamışlardı.
Sayfa 46 - İletişimKitabı okudu
Büyük salonda, gaz lambasının dibine oturup da arkasına kocaman bir gölge düşüren küçücük adam, Aşık Mahsuni Şerif'ten başkası değildi. Sigara dumanına karışan gaz yağı kokusu, Mahsuni'nin sesiyle birleşip, cümle mahlukatı susturuyor ama ayaz rüzgârının sesiyle baş edemiyordu.
Sayfa 45 - İletişimKitabı okudu
Aşık mahsuni ne diyor; Bağladım canımı zülfün teline. İnsan birini sevince varını yoğunu onun saçının bir teline bağlayı veriyor işte . O gidince canın da gidiyor ayrı kaldığın an duruyor kalbin. Kökün, budağın,çiçeğin, yaprağın kuruyor.
Reklam
Kâni Karaca gelsin, Çekiç Ali gelsin, Tenekeci Mahmut ve Ruhsatî gelsin; Fekiyê Teyran, Evdalê Zeynikê, Egidê Cimo ve Şakiro gelsin; Muharrem Ertaş, Hacı Taşan, Hafız Kemâl, Neşet, Mahsuni ve Sümmâni gelsin; Pir Sultan, Karac'oğlan, Kul Nesimî ve Yunus gelsin; yörükler, göçerler, koçerler gelsin; gevendeler, abdallar, mırtıplar, domlar, dengbêjler gelsin; hafızlar, gazelhanlar, mevlithanlar gelsin, başımda durup bana veda, bana sena, bana helal etsinler!
Sayfa 116 - İletişim Yayınları
101 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.