"Felâketi getiren, iyi kapatılmamış mahzen ya da kapı değil, gem vurulmamış ağızdır."
Uzakta şu sisli dağlarda Derin mahzen, eski mağara Sabahlara kadar orda Altınları bulana kadar Oldu yorgun, çam ağaçları Yenildi ordu, kış rüzgarları Ateş birden alevlendi Tutuştu orman, barut gibi.
Reklam
Senden önce sadece kasvet dolu, hafızamın derinlerinden çıkaramadığı bir karışıklık vardı; bir nevi toz tutmuş, örümcek ağlarıyla sarılmış, karanlık nesneler ve insanlarla dolu bir mahzen... şimdi onlara ne oldu bilmiyorum.
Biraz önce, gözlerine yansıyan şefkati hiçbir yaratıktan esirgemeyeceği izlenimi uyandıran kadim Süryani rahibi Gabriel’den buraya girmek için izin aldım. Beni bu mağaramsı, tuhaf yerde bir süre yalnız bırakma nezaketini de gösterdiler, daha doğrusu bu konudaki ricamı kabul ettiler. Güneş Tapınağı, dev kaya bloklarının birbirine dayanmasıyla ayakta duruyor, harç falan yok, başımın üstündeki tonlarca ağırlıktaki yekpare kaya blokları birbirini iterek, sıkışarak, kilit taşıyla duruyor orada, hem de yaklaşık dört bin yıldır. Bunu düşününce ürperiyorum. Er geç bir gün yıkılacak diyorum, bir gün yıkılacak, bir depremle belki. O soğuk, mahzen gibi karanlık tapınakta Meleknaz’a ait izler arıyorum.
Ben sana bütün hayatımı, hakiki anlamda ilk defa seni tanıdığım gün başlamış olan o hayatı anlatmak istiyorum. Ondan önce yalnızca bulanık ve karışık bir şeyler vardı. Hatırlama çabalarıyla asla derinine inilmeyen bir şeyler; belki toz tutmuş, örümcek ağlarıyla örülmüş, karanlık yüreğimde hiçbirinin bilgisi bulunmayan nesnelerle ve insanlarla dolu herhangi bir mahzen.
Sayfa 4 - Türkiye İş Bankası, Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ondan önce yalnızca bulanık ve karışık bir şeyler vardı, hatırlama çabalarıyla asla derinine inilemeyen bir şeyler, belki toz tutmuş, örümcek ağlarıyla örülmüş, karanlık yüreğimde hiç birinin bilgisi bulunmayan nesnelerle ve insanlarla dolu herhangi bir mahzen.
Sayfa 4
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.