Maide 5/35
Ey iman edenler! Allah'ın emrine uygun yaşayın ve O'na (araya aracılar koyarak değil, ibadet, Allah'ı çok anmak ve salih amellerle yaklaştırıcı ve rızasını kazandırıcı) sebep ve yol(lar) arayın. O'nun yolunda (malınızla,canınızla insanları kula kulluktan kurtarmak için İslam'ın hayatınıza hakim olması için) cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.
Mesel Kavramı (Kıssaların Mahiyeti) Arap dili ve edebiyatında mesel çok önemli bir yere sahiptir. Sözlükte "mesel" benzemek, benzeşmek, bir şeyin bir şeye benzemesi ya da birbirini andırması, hatta birbirine eşit, denk olması (tesviye)" gibi anlamlar içeren (misl, mesil, misal) kökünden türemiş bir kelimedir(1).Kelimenin
Reklam
Hoşgörü mu?
"Hürmetli aylar çıkınca, puta tapanları, bulduğunuz yerde öldürün. Onları yakalayıp hapsedin. Her gözetleme yerinde onları bekleyin. Eğer tevbe eder, namaz kılar ve zekat verirlerse peşlerini bırakın. Doğrusu Allah bağışlar ve merhamet eder." (Tevbe: 5. Çeviri Diya-net'in.) - "Onları, nerede bulursanız orada öldürün..." (Bakara:, 191; Nisa: 89,91.) Nisa Süresindeki "öldürün!" "munâfık"lar içindir. - "Ey Peygamber! Kafirlerle ve münafıklarla savaş. Ve onlara katı-sert davran! Varacakları yer, cehennemdir. Orası ne kötü bir varış yeridir." (Bu ayet, iki ayrı surede aynen yer almıştır: Tevbe: 73; Tahrim: 9.) Aynı doğrultuda pek çok ayet var. (Bir kesimi için bkz. Mâide: 35;Tevbe: 41,79; Hacc: 78; Furkan: 52.)
“Şöyle ya da böyle “hoşgörü” yansıtan ayetlerden başka kesim ayetlere bakıldığında tam ters bir doğrultuyla karşılaşılır. İslam’ın katı bir “HOŞGÖRMEZLİĞİ” görülür bu ayetlerde. ... -“Hürmetli aylar çıkınca, puta tapanları, bulduğunuz yerde öldürün. Onları yakalayıp hapsedin. Her gözetleme yerinde onları bekleyin. Eğer tevbe eder, namaz kılar ve
Sayfa 188Kitabı okudu
Sünnetin sahibi olan Hz. Peygamber, Kuran vahyini Yüce Allah’tan alan, onu ümmetine ulaştıran (mübelliğ), açıklayan (mübeyyin-müfessir), öğreten ve eğiten (muallim-mürebbî) bir elçidir. Son İlâhî mesaj, onun şahsiyetinde tecessüm etmiş, hayata geçirdiği vahiy sâyesinde o canlı bir Kuran, insanlık için bir örnek ve model olmuştur.Bu itibarla, “Peygamber dinlenmeden ve onun sünnetine tâbi olunmadan İslâm’ı yaşamak” iddiası, hiçbir değeri olmayan yanlış bir düşüncedir. Elçisiz ve sünnetsiz bir İslâm tasavvuru mümkün değildir. Allah Teâlâ, “Ey insanlar! Sizi de sizden evvelkileri de yaralan Rabbinize ibadet edin”29, “Ey iman edenler! Allah’tan korkun, sizi O’na yaklaştıracak vesile arayın”30 ve “Allah nezdinde sizin en üstün olanınız, en takvâlı olanınızdır”31 buyurur. Bu âyetlerde, Allah’a yaklaştıran ibadet ve takvânın mahiyeti şüphesiz Rasûlullah (s.a.v) tarafından açıklanabilir. Yine Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilen namaz, oruç, zekât ve hac ibadetlerinin yerine getiriliş şekli, kabir/ berzah hayatı, düzenli ve huzurlu bir aile hayatı için gerekli ölçüler ve davranış biçimleri, Rasul-i Ekrem’in sünnetiyle öğrenilebilir. Ayrıca, sosyal, idârî ve ticârî ilişkileri düzenleyen birçok hüküm ve prensip hakkında geniş bilgi, yine sünnet sayesinde elde edilebilir. 29.Bakara 2/21 30.Mâide 5/35 31 Hucurât 49/13
Büyükler, rabıtanın özü itibariyle şu âyetlere dayandığını belirtmişlerdir: Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: يَٓا اَيُّـهَـا الَّذ۪يـنَ اٰمَنُـوا اتَّـقُـوا اللّٰهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِق۪ينَ “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadık kullarımla beraber olun” (Tevbe 9/119). يَٓا اَيُّـهَـا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّـقُـوا اللّٰهَ وَابْتَـغُٓوا اِلَيْـهِ الْوَس۪يـلَـةَ وَجَـاهِـدُوا ف۪ي سَب۪يلِـه۪ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ “Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın. O’nun yolunda mücâhede edin ki kurtuluşa eresiniz” (Mâide 5/35). Her iki âyet-i kerime de takvayı emretmektedir. Takvayı elde etmek için birinci âyet-i kerimede Allah’ın sadık kulları ile beraber olunması emredilmiş; ikinci âyet-i kerimede ise takva yoluna sevkedecek bir vesileye yapışılması ve nefsi terbiye için bütün yolların denenmesi istenmiştir. İşte rabıta, Allah Teâlâ’nın sadık kulu ve kâmil dostu olan mürşid ile beraber olmanın bir şeklidir. Mürşide el verip intisap eden herkes onunla Allah yolundaki beraberliğine ilk adımı atmış olur. Onun terbiyesine giren kimsenin zâhirî beraberliği başlamıştır. Bu işte asıl hedef kalp ve gönül beraberliğidir. Kendisine gönül bağlanan kâmil mürşid, Allah’a ulaşmada en güzel bir vesiledir. Bütün bunların sonucu zikir ve edeptir, yani bütünüyle takva ahlâkıdır. Mürşidin Allah’a ulaşmada bir vesile ve vasıta olmaktan başka bir görevi yoktur.
65 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.