...De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu!” Doğrusu ancak akıl iz‘an sahipleri bunu anlar.
Zümer Suresi 9. Ayet
Din ve akıl bir okyanustur insan kendi seviyesinde oradan faydalanır şimdi Dini Eğitim almış Gencin Dinden aldığı ile Anadolu'nun bir köyündeki yaşlı adamın Dinden anladığı aynı şey değildir olamazda Gencin teknolojiyi
“Ey iman edenler! Size cevabı verildiği takdirde,” altından kalkamayacağınız yükümlülükler getirerek, sıkıntıya düşüp “üzülmenize sebep olabilecek sorular sormayın. Kur’an indirildiğinde bunları sorarsanız,” onun tarafından “size” gerekli ve yeterli “açıklama yapılacaktır. Allah” bir konu hakkında herhangi bir açıklama yapmamışsa, “onu” unutmuş veya gözden kaçırmış olduğundan değil, bilakis, dinini kolaylaştırmak ve böylece sizi
rahmet ve merhametine ulaştırmak için bazı konularda sizleri “affetmiştir.” Unutmayın ki, “Allah çok bağışlayıcı, çok şefkatlidir.”
_Dinde zorlama yoktur. (Bakara 256) _Ama, kim İslamdan çıkıp başka bir dîn'e yönelirse sapkındır ve af yoktur. (İmran 90) _Çünkü, tek gerçek din islamdır. (İmran19) _İslam dışı tüm inançlar batıl ve sapkınlıktır.(Hadis) _İslam hakim gelene kadar kafirlerle savaşın.(Enfal39) _Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. (Saff 8)
Peygamberimizin günlük yaşamda yapıp ettikleri ya da söyledikleri vahiy değildi. Şayet Kur'an dışında söyledikleri de vahiy olsaydı peygamberimiz bunca ayeti Allah tarafından uyarılmazdı( Tevbe suresi 43, Tahrim Süresi 1) hata ve günahı olmazdı( Muhammed Suresi 19 ) insanlara danışmazdı ( Ali İmran Suresi 159 )herhangi bir konu ile ilgili ayet beklentisi içinde olanlara karşı Allah'tan bir ayet gelmesini beklemezdi.( A'raf Süresi 203) Yine kendisine sorulan sorular ile ilgili açıklama getiren ayetlerin başında "Sana soruyorlar. De ki" şeklinde ifadelerin ve sorulara yönelik açıklamaların gelmesi gerekmez , doğrudan kendisi bu soruları açıklık getirebilirdi.(Bakara suresi 215, Maide Suresi 4, A'raf Süresi 187) .Ya da ayetlerle açıklanmamış bir konu hakkında peygamberimizden fetva istediklerinde peygamberimiz hükmünü verebilir ve o konuda fetvanın Allah'tan gelmesini beklemeyebilirdi . Ancak ayetler istedikleri fetvayı Allah'ın verdiğine dikkat çekmektedir. Demek ki Peygamberimizin her söz ve eğilimi vahiy değildi o da konuların açıklık kazanabilmesi için Allah'tan gelecek vahiy beklemekteydi.
Kur’ân'ı kerim 114 sure'den oluşur. Bu surelerin 86'sı mekke dönemi, 28'i ise Medine dönemin de inmiştir.
- Fatiha Suresi Kur'an'ın ilk suresidir. Sure, 7 ayetten oluşur. Mekke döneminde inmiştir, ve iniş sırasına göre 5. suredir. Fatiha Suresi'nin ilk sure olması, surenin içeriğinde Kur'an öğretisinin bir
Siddhartha'nın nirvaya ulaşma , nirvanayı arama hikayesini anlatıyor kitap arkadaşlar. Satır aralarında ara ara kitabı kapattırıp düşünmeye sevk eden güzel bir eser.
Yine de
Kur'an-ı Kerim 'den bir kaç meal alıntılamak istiyorum :
Mâide Suresi - 101-102 . Ayet
﴾101﴿ Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde sizi sıkıntıya sokacak hususlarda soru sormayın. Kur’an indirilirken böyle sorular sorarsanız size açıklanır. Allah onlardan sizi muaf tutmuştur. Allah çok bağışlayıcıdır, halîmdir.
﴾102﴿ Bu tür soruları sizden önce de bir topluluk sormuş, fakat sonunda bunları inkâr eder olmuşlardı.
Maneviyatı güçlü kişilerin okumasını tavsiye etmem , zaman kaybı olarak görebilirler.
SiddharthaHermann Hesse · Can Yayınları · 202037,8bin okunma
Muhammed peygamber olduğuna ve Tanrı ile görüştüğüne göre, insanlar her şeyini Muhammed’e sorarlar. Devesi kaybolan Muhammed’e gelir. Babasının kim olduğunu bilmeyen Muhammed’e gelir. Eğlence olsun diye Muhammed'e soran dahi vardır. Bu durumdan sıkılan ve her soruya da cevap veremeyeceğini anlayan Muhammed, MAİDE SUREİ 101. AYETİNİ OLUŞTURUR.
MAİDE SURESİ 101. AYET: "Ey iman edenler, öyle şeylerden sual etmeyin ki, size açıklanırsa zorunuza gidecektir. Halbuki Kıır'an indirilirken sorarsanız onlar size açıklanır. Allah onlardan (şimdiye kadar olanları) affetti. Allah, Gafur ve Halim'dir."
Soru soranlarla tartışmaya girmektense Tanrıya sığınmanın daha iyi olduğunu anlatır. (Al-i İmran suresi, ayet 20) Soru sormanın Müslüman kişiler bakımından hayırlı bir şey olmadığını anlatır ve Kur'an'a: Ey iman edenler! Hatırınıza her gelen şeyi (Peygambere) sormaya kalkışmayınız. Sonra da bu (soruların karşılığı açıklanacak olursa) fenanıza gider(Maide Suresi, ayet 101-102) şeklinde ayet koyar. Muhammed'in istediği şey, verdiği emirlerin halk tarafından sorgusuz sualsiz, körü körüne benimsenmesidir.