"Yaptığının doğru olmadığını biliyordu.Kim doğruydu sanki? Herkes birbirinin sırtına basarak yükselmek istiyor, kendi ikbali için en yakınını bile basamak yapmaktan kimse çekinmiyordu...!?"
Davul zurnanın Kırkpınar cenk havalarını vurmasıyla birlikte gelmiş geçmiş en büyük Kırkpınar başpehlivanlarından olan iki yiğit, iki aslan, Koca Yusuf ve Hergeleci İbrahim, peşreve başladılar.
İki küheylan, Ötüken'de şaha kalktı, "Batıya, daha batıya... Kızılelmaya!" diyerek kanatlandılar; Semerkant'a, Taşkent'e ulaştılar; Seyhun ve Ceyhun'un suyunda hararetlerini söndürdüler; Malazgirt'te Alparslan'ın atlısı oldular, Süleyman Şah ile İznik önlerine vardılar, Osman Gazi ile Söğüt yaylalarında yayladılar; Şehzade Süleyman ile Rumeli'ye geçtiler ve Kırkpınar ermeydanına ulaştılar. Bu meydanda kartallaştılar, kanat açtılar, Tuna'nın suyunda yıkanarak çelikleştiler, Viyana'ya doğru sefer ettiler, Paris'te karar kıldılar. Döndüler, ok oldular, nice bin hedefi buldular, kurt oldular, itleri vurdular.