Anadolu VI. yüzyıldan, Türklerin geldiği Xl. yüzyıla kadar tam 500 yıl boyunca muhtelif ordular tarafından çiğnenmiş, Sasani­ Bizans, Emevi-Bizans, Abbasi-Bizans mücadeleleri sebebi ile adeta harabeye dönmüştür. Hitit başkenti Hattuşaş'ın, bugün Alişar Hö­yügü dedigirdiz Ankuva 'nın Gurgum 'un, Frig başkenti Gordion 'un, Lidya başkenti Sart'ın, hatta Truva ve Bergama'nın tahribi işte bu dönemdedir. Malazgirt savaşından yüzyıllarca önce Bizans ve İran Orduları 'nın rekabet sahası olması sebebi ile büyük nüfus kaybına ugrayan Anadolu, sürekli katliamlara da maruz kalmıştır.
67 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
halk müreffeh, müstakil, zengin olmak istiyor. komşularının refahını gördüğü halde fakir olmak pek ağırdır. -ön bilgi- -18 eylül 1922de türk ordularının kesin zaferi ile sonuçlanan büyük taarruz sonrası milli mücadelenin/kurtuluş savaşının silahlı mücadelesi itilaf devletlerinin tbmmye
Atatürk Zamanında Türk Ekonomisi
Atatürk Zamanında Türk EkonomisiFeridun Ergin · Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı Yayınları · 03 okunma
Reklam
Malazgirt Savaşının yıldönümü şerefine...
“Bundan yüzyıllar önce bizler, Anadolu’da hâkim olmaya çalışırken, Sultan ile yeni temas kurmuş ve kendisini Birlik’ten ve amacımızdan haberdar etmiştik. Sultan bizimle temasından sonra bize neredeyse her konuda yardımcı olmaya başlamıştı. Geçen zamanla birlikte sultan ile birliğimiz arasında kuvvetli bir bağ oluştu. Bizim gölgelerdeki kuvvetimiz, sultanın aydınlıktaki kuvvetiyle birlikte Yurt Açan Savaşı’ndan daha önce hem de büyük bir savaş olmadan Anadolu’da hâkimiyet kurmaya yeter hale gelmişti. Sultan, sadık beylerini Anadolu’ya göndermiş ve onların bu hâkimiyet için ön hazırlıkları başlatmasını sağlamıştı. Biz ise Anadolu’daki mazlum halkı zalim yöneticilerine karşı ayaklanmaya teşvik etmek için çalışıyor ve başarılı olmaya da her geçen gün yaklaşıyorduk. Birlik en iyi dönemlerinden birini yaşıyordu. Güçlüydük ve bu gücü devletle birleştirmeyi başarmıştık. Tabi bu durumdan bütün devlet yöneticilerinin haberi olmadı. Yalnızca birkaç yüksek makam sahibi ve devletin akıl hocası bu durumdan haberdardı.
Sayfa 139Kitabı okudu
Malazgirt'te Uygulanan Savaş Taktiği
Malazgirt savaşından önce, Bizans İmparatoru, ordusunu "merkez, sağ kol, sol kol ve ihtiyat kuvvetleri" şeklinde klasik bir tarzda tertiplerken, Sultan Alp Arslan ise Türk savaş sistemine uygun olarak ordusunu dört kısma ayırmıştır. Bunlardan ikisini, savaş meydanının yanlarındaki tepelerin arkasına pusuya yatırmıştır. Bir grubu da Bizans ordusunu arkadan çevirmek üzere ileriye göndermiştir. Kendisi de dördüncü kuvvetin başına geçmiştir. Başında bulunduğu kuvveti de küçük birlikler hâlinde bölmüştür. Genellikle 70, 100 ve 200 civarında müstakil gruplardan oluşan bu Selçuklu birlikleri Alp Arslan'ın emri ile ileri atılarak yıldırım hızıyla Bizans ordusunun üzerine oklarına boşalttıktan sonra, hemen hemen hiç kayıp vermeden aynı süratle geri çekilmişlerdir. Görevini tamamlayan birlikler geri çekilirken de aynı ustalıkla ve isabetle oklarını düşman safları üzerine atmaya devam etmişlerdir. Geri çekilen birliklerin yerini de durmadan yeni birlikler almıştır. Böylece Bizans ordusuna kısa sürede büyük kayıplar verdirilmek suretiyle zafere giden yol açılmıştır... Alp Arslan'ın başında bulunduğu küçük birlikler, bir taraftan uzaktan savaşla Bizans ordusunu yıpratırken, diğer taraftan da yavaş yavaş geri çekilerek bu orduyu pusunun kurulduğu yere çekmişlerdir. Bizans ordusu pusunun kurulduğu yere gelince de Sultan Alp Arslan'ın daha önce tepelerin arkasına yerleştirdiği ve ileri gönderdiği kuvvetler tarafından dört taraftan bir anda kuşatılıvermiştir.
Sayfa 169 - Berikan YayıneviKitabı okudu
Revan-İrevan-Erivan...
Doğduğum köyün adı Haçaparak'tı. Buradaki Türkler Malazgirt savaşından sonra Türkistan'dan Batıya doğru akan Türk boylarından biridir. Önce, bugün İran Azerbaycan'ı diye adlandırılan bölgeyi Türkleştirmişlerdi. Yani, Türkistan'dan Selçuklu devletinin mensubu olarak Azerbaycan'a gelmiş ve Selçuklu devletini, Güney Azerbaycan'da kurmuştuk. Devletin merkezi ise Tebrîz'di. Selçuklu devleti Sultan Alpaslan ve Melikşah devirlerinde Anadolu'yu fethettikleri gibi, bir koldanda kuzey Azerbaycan'a akın etmiş ve bugünkü Kuzey Azerbaycan'ı fethederek Türkleştirmişlerdi. Babamın anlattığına göre benim doğduğum köy ve bölgeye 16. yüzyıl başlarında gelerek yerleşmiştik. Bizim köy ve bölgemiz Aras ırmağının kuzeyinde Revan Hanlığı'na dahildi. Revan Hanlığı, batı Azerbaycan'ın bir bölgesiydi, Revan veya bugünkü Ermenistan'ın başşehri Erivan'ın ahalisinin yüzde doksanı Türklerden müteşekkildi. Hanlığın da yüzde doksanı Türklerden ibaretti. Doğduğum köy Erivan´dan sekiz kilometre güneydeydi. Gökçe gölünden çıkan Zengi irmağı, köyümüzün yanından akarak Arpaçay ile birleşir ve Aras nehrine dökülürdü. Bölge ovalık, çok verimli toprakları vardı ve Zengi çayından alınan suyla topraklar sulandığından her çeşit sebze, meyve ile birlikte çeltik, buğday, pamuk da yetiştiriliyordu. 1926 senesine kadar bizim köylerle komşu köylerimiz en fazla bostan bitkileri ile birlikte buğday ve çeltik yetiştiriyorlardı. 1926 senesinden sonra hükümetin baskısıyla pamuk ekimine geçildi.
HAÇLILAR ve RUM (ANADOLU) SELÇUKLU DEVLETİ:
Hristiyan alemi kutsal savaş adını verdikleri vahşice saldırılarını İslam ülkeleri üzerine yöneltip tarihin yazdığı en çılgınca ve barbarca suçları işlerken, göğüslerinde İsa'nın çektiği acının sembolü olan haçı taşıyorlardı ve bundan ötürü kendilerine Haçlılar denilen bu batılı Hıristiyanların amaçları Hıristiyanlığın kutsal yerlerini ele
Reklam
İnsanları öldüren sapkın fikirlerdir. 1915'te öldürülen Ermeniler'i tabii ki an ve unutma. Ama öldürülen Türkleri de an ve unutma. Ben ise 1915'i anmıyorum. Anarsam kanımın geldiği iki yere de ihanet etmiş olurum. Tarih ahlak dersi vermez, tarih geçmişte yaşayan binlerce aklın harmonisinden oluşur, değer yargılarını öğretmez. Malazgirt savaşından önce Anadolunun çoğu yerinin Ermeni toprağı olduğunu bil. Fetihten sonra ise Türk toprağı olduğunu bil. Fakat ilk kimin toprağı olduğu farketmeksizin şimdiki zamanda eski toprağında hak talep etme lüksünün olmayacağını da bil. Hiçbir Türk ne hicaz topraklarında ne Afrika'nın kuzeyinde ne Ukrayna'nın kıyılarında ne de Orta Avrupa ülkelerinin topraklarına Osmanlı'dan ayrılmasından bugüne kadar hak talep etmedi bunu da bil. En çok da birbirlerini soldurmalarına gerek olmadığını, Lale'nin yetiştiği toprakta Unutma Beni Çiçeği'nin de yetişebileceğini bil.
Ayrica onun Malazgirt savasindan önce ordusuna hitaben "bugun burada, ne emreden bir sultan, ne de emir olan bir asker vardir; ben de sizlerden biri olarak sizlerin onunde savasa katilacagim" sozleri, Ulu Onder Ataturk'un baskomutanlik Meydan Savası'inda genel taaruzdan once, orduya kitabindaki sozlerine aşaği yukari 900 yil sonra yansimasi, son derece dikkate şayandir.
Sayfa 95
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.