Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mâlikü'l Mülk
Bir eve misafir gitsek ev sahibinin istemediği şeyleri yaparak ona ve evine zarar versek bu uygun olur mu? Tabii ki olmaz. İşte biz de Allah'ın yarattığı ve yaşattığı kullarız. O'nun mülkü üzerinde yaşıyoruz ve O'nun misafirleriyiz. Dünyada sahip olduğumuz her şey Allah'ın bize verdiği nimetlerdir. BİZ BU NİMETLERİN GEÇİCİ BİR SÜRE SAHİBİYİZ. Biz bu nimetleri Allah yolunda kullarsak Rabb'imiz bize cennette bunlardan çok daha güzellerini verecektir. **Biricik sahibisin, sen koskoca evrenin, Her şey senin emrinde, her şey senin eserin
Sayfa 266 - SİYER YAYINLARIKitabı okuyor
Madem ki, yapar ve bilir; elbette konuşur. Madem konuşur, elbette konuşmasına yakışan Kur'andır. Bir çiçeğin tanziminden lâkayd kalmayan bir Mâlikü'l-Mülk, bütün mülkünü velveleye veren bir kelâma karşı nasıl lâkayd kalır? Hiç başkasına mal edip hiçe indirir mi?
Türkiye Diyanet VakfıKitabı okudu
Reklam
Mâlikü'l-Mülk-ü Zülcelal; şu dünyayı, bâhusus rûy-i zemin tarlasını bir mülk suretinde yaratmıştır. Yani neşvünemaya, taze taze mahsulât vermeğe kabil bir surette müheyya etmiştir. Tâ ki, nihayetsiz mu'cizat-ı kudretini orada ekip biçsin. İşte şu zemin yüzündeki tarlasında, zerratı hikmetle tahrik ederek, intizam dairesinde tavzif edip, her asırda, her fasılda, her ayda, belki her günde belki her saatte mu'cizat-ı kudretinden yeni yeni birer kâinat gösterir, yeryüzü avlusuna başka başka mahsulât verdirir. Nihayetsiz hazine-i rahmetinin hedayasını, nihayetsiz kudretinin mu'cizatının numunelerini harekât-ı zerrat ile izhar eder.
Evet, bu dünyayı sanatlarıyla ziynetlendiren bir sanatkârın, sanatını istihsan eden insanla konuşmaması muhaldir. Mademki yapar ve bilir, elbette konuşur. Madem konuşur, elbette konuşmasına yakışan Kur'an'dır. Bir çiçeğin tanziminden lâkayt kalmayan bir Mâlikü'l-mülk, bütün mülkünü velveleye veren bir kelâma karşı nasıl lâkayt kalır? Hiç başkasına mal edip hiçe indirir mi? Sözler
Sayfa 431Kitabı okudu
Yani bizler Malikü'l Mülk'e değilde dünyevi güçlere itibar ettikçe onların üzerimizde ki zorbalıklarını besleyerek geliştirmiş oluruz.
Mâlikü'l-mülki Zülcelal; şu dünyayı, bâhusus rûy-i zemin tarlasını bir mülk suretinde yaratmıştır. Tılsımlar - 139
Reklam
82/99
MÂLİKÜ'L-MÜLK مالك الملك Görünen görünmeyen alemlere, dünya ve ahiret hayatındaki her şeye gerçek anlamda ve hiçbir şartla mukayyet olmayarak hakim ve kadir olan.
İ'lem Eyyühel-Aziz! İnsan bir yolcudur. Sabavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder. Her iki hayatın levazımatı, Mâlikü'l-Mülk tarafından verilmiştir.
Evet beşer, Kamer'deki hali anlamak için ne kadar merak eder ki: Biri gidip, dönüp haber verse. Hem ne kadar fedakârlık gösterir. Eğer anlasa, ne kadar hayret ve meraka düşer. Halbuki Kamer, öyle bir Mâlikü'l-Mülk'ün memleketinde geziyor ki: Kamer, bir sinek gibi Küre-i Arz'ın etrafında pervaz eder. Küre-i Arz, pervane gibi Şems'in etrafında uçar. Şems, binler lâmbalar içinde bir lâmbadır ki; o Mâlikü'l-Mülk-ü Zülcelal'in bir misafirhanesinde mumdarlık eder. İşte Zât-ı Ahmediye (A.S.M.) öyle bir Zât-ı Zülcelal'in şuunatını ve acaib-i san'atını ve âlem-i bekada hazain-i rahmetini görmüş, gelmiş, beşere söylemiş. İşte beşer, bu zâtı kemal-i merak ve hayret ve muhabbetle dinlemezse, ne kadar hilaf-ı akıl ve hikmetle hareket ettiğini anlarsın. Sözler - 582
Cehennem azat ülkesidir. Yalnızlık zindanıdır. Mâlikü'l Mülk tarafından terk ediliş onulmaz bir azaptır. Terk ediliş kadın ruhunu en incitendir. Cehennemde en çok kadınların olduğunu söylemeniz bundan mıydı? Çünkü tüm terk edilişler en çok kadını incitir. Kızılmaya, kırılmaya, ayrılığa kadın ruhu takat getiremez. Hasılı tüm duyguları ile incitilmek kadın için kaldırılamaz bir acıdır.
Reklam
Hiç mümkün müdür ki: Şu bekasız misafirhane-i dünyada ve şu devamsız meydan-ı imtihanda ve şu sebatsız teşhirgâh-ı arzda bu derece bahir bir hikmet, bu derece zahir bir inayet ve bu derece kàhir bir adalet ve bu derece vâsi bir merhametin âsârını gösteren Mâlikü'l-Mülk-i Zülcelal'in daire-i memleketinde ve âlem-i mülk ve melekûtunda daimî meskenler, ebedî sâkinler, bâki makamlar, mukim mahluklar bulunmayıp şu görünen hikmet, inayet, adalet, merhametin hakikatları hiçe insin?
Ey insan! Senin vücudunun sahasında yapılan fiiller ve işlerden senin yed-i ihtiyarında bulunan ancak binde bir nisbetindedir. Bâki kalan Mâlikü'l-mülk'e aittir. Binaenaleyh kendi kuvvetine göre yük al. Yoksa altında ezilirsin. Kıl kadar bir şuur ile büyük taşları kaldırmak teşebbüsünde bulunma. Mâlik'inin izni olmaksızın, onun mülküne el uzatma. Binaenaleyh gafletle, kendi hesabına bir iş yaptığın zaman, haddini tecavüz etme. Eğer Mâlik'in hesabına olursa istediğin şeyi al ve yap fakat izin ve meşiet ve emri dairesinde olmak şartıyla. İzin ve meşietini de şeriatından öğrenirsin.
Hiç mümkün müdür ki: Şu bekasız misafirhane-i dünyada ve şu devamsız meydan-ı imtihanda ve şu sebatsız teşhirgâh-ı arzda bu derece bâhir bir hikmet, bu derece zâhir bir inayet ve bu derece kāhir bir adalet ve bu derece vâsi bir merhametin âsârını gösteren Mâlikü'l-mülki Zülcelal'in daire-i memleketinde ve âlem-i mülk ve melekûtunda daimî meskenler, ebedî sakinler, bâki makamlar, mukim mahluklar bulunmayıp şu görünen hikmet, inayet, adalet, merhametin hakikatleri hiçe insin?
Sayfa 90
260 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.