Bu fotoğrafa iyi bakın. Verdiğimiz 6 şehitten bir tanesinin baba ocağı bu ev. Sıvası yok, ev dökülüyor, fakirlikten kırılmış resmen.
Söyleyecek o kadar çok şey var ki hepsini yutmaktan boğulduk artık.
Benim askerim şehit olsun, elin afganı suriyelisi İstanbul'un göbeğinde afganistan bayrağı açarak gösteri yapsın.
Benim askerim şehit olsun,
" Beşinci sınıf kooperatif evleri yapacağız, balkonunda mangal çevirip geğireceğiz, diye beş yüz yıllık ağaçları hart hart doğrarlarken tabiat akıllarına gelmez. "
Tüm siyasiler ve onların el üstünde tutulan ayrıcalıklı çocukları gemiciklerini yüzdürüp, holdinglerinin ticaretini yönetecek, bakan ve milletvekilleri yüzbinlerce lira maaş alıp mecliste mangal eğlencesi yapacak, kimileri de daha otuzlu yaşlarında kara para ile milyonları götürücek ; kerpiç evlerde, bacası tütmeyen, sırf askerden sonra kendisine güzel bir yaşam kurabilsin diye cepheye giden, gün yüzü görmeyip 20 yaşında da mecburiyetten savaş ortasında kalan bu ülkenin evlatları yani bizim kardeşlerimiz vefat edecek.
Sanki savaş durumu kendi egemen emellerinin ürünü değilmiş gibi canını veren arkadaşlarımız uğruna politikalar sürdürülecek. Her savaş kaybediştir arkadaşlar. Helvanın piştiği ev sizin evden uzaksa vatan sağ olsun demek, savaş çığlıkları atmak kolaydır.! Lüks araçlarıyla katılacaklar anma törenlerine: çok üzgünüz vatan sağ olsun nutukları atacaklar. Bakmayın üzgün göründüklerine ! Kolay mı öyle yirmisinde dağlarda anlaşılmaz politikalar uğruna can vermek ? Kolay mı şovenist söylemler uğruna masada çözülebilecek problemler için sayısız kurşunun hedefi haline gelmek ? 40-50 senedir Savaş politikasına ayrılan bütçeler, barış için ayrılsaydı şu anda bu kardeşlerimiz tıpkı bakanların çocukları gibi ailelerinin, sevdiklerinin yanında olacaktı.
“Savaşta ölenler sonsuz cennete gidecek” diyen o ulvi duyguları sömüren simsarlar; buyrun bırakın servetlerinizi, bizim arkadaşlarımızı cepheden çekin ve cihad ordularınız ile siz savaşın. Bu savaşın, ölümlerin sorumluları sizlersiniz. sizlerin cenneti bu dünyadayken, yoksul Anadolu evlatlarının cenneti neden öbür dünyada. Gerçekten çıldıracağım !
Bizi okuyan, okuyacak olan herkese merhaba. Biz kim miyiz? Az bekleyin ya da beklemeye ne hacet kendimden başlayarak tanışalım sizlerle, sonrasında söz diğer arkadaşlarda.
Ben Neşe Cengiz 'in kitabına da adını verdiği ilk öyküsünün kahramanı Alaaddin. Evet evet buna lütfen dikkat edin Alattin değil Alaaddin.
Küçük Emrah film repliklerini az
~
❝
Gelin, benim dostlarım,
Çok geç değildir henüz yeni bir dünya aramak için...
çünkü benim amacım
Ölünceye kadar yelken açmaktır ötesine gün batımının... ve
Eski günlerdeki gücümüz olmasa da artık
O yeri göğü titreten, biz yine de biziz;
Hala mangal gibi yüreğimiz var;
Zaman ve kader yıpratsa da bizi, irademiz kuvvetli
Çabalamak, araştırmak, bulmak ve pes etmemek için.
❞
~
Ahmet Muhip Dıranas, Cumhuriyet’ten sonraki Türk edebiyatının önemli bir
fikir ve sanat adamıdır. Ki O sadece edebiyatla değil, resim, fotoğrafçılık gibi sanatın pek çok dalıyla yakından ilgilenmiştir. Dıranas’a göre sanat insanoğlunun ferdî ve maşerî ölüme karşı bulduğu tek çaredir.
Dıranas, hocası Ahmet Hamdi Tanpınar gibi, şiirde dil ve
Bu milletin vatan sevgisi sağa sola bayrak asmaktan ibaret. Hiç yerlere çöp atmayayım, çevreyi ağaçlandırayım, inovasyon yapayım diyen yok. Ben bu vatanın yaşına toprağına ölürüm diyen adam ertesi gün ormanda mangal yakıyor. Burnunu sildiği mendili yere atıyor.
O yeri göğü titreten, biz yine de biziz;
Hâlâ mangal gibi yüreğimiz var,
Zaman ve kader yıpratsa da bizi, irademiz kuvvetli
Çabalamak, araştırmak, bulmak ve pes etmemek için.
Sayfa 49 - Bilge Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu